Salı pazarında zeytinyağı baktık; kekik suyu ve (küçük, sarı, mis gibi) koku kavunu aldık. Satıcı tembih etti; yenmez, diye.
Nazilli (Aydın)’deyiz. Ağustos’un 5’i. Hava 40 derece. Aldığın her nefes burnundan, içtiğin her yudum su sırtından çıkıyor!
Pazar sonunda üç tekerlekli bir “gaktırma araba” duruyor. Kadir Çetin “hadi kar helvası yiyelim” diyor. Yeğeni Alptekin de yanımızda ve Hasan Özkaralı. Yola konmuş taburelere oturup sipariş veriyoruz.
Arabanın başındaki kar helvacı, yatık duran bir sarılmış çuvaldaki karı kazıyarak bardağa dolduruyor. Merak ya, öğreniyorum: “Bu kar mı yoksa buz mu? Elbette kar! Nasıl saklanıyor? İşte böyle sararak; sıcaktan erimez, düşmanı rüzgâr ve altında su birikmesi. Nereden geliyor peki? Kar kuyularından…
Buraya en yakın Beydağı var. Madran Dağı’nda da kar kuyuları varmış. Ama ben ilk defa Honaz Dağından alınan karla yapılan helvanın adını, tadını duymuştum…
Bildiğimiz bir su bardağı, çuvaldan kazınan karla dolduruluyor. Başka bir bardağa da yeterince vişne ve/veya karadut şurubu akıtılıp ikisi ağız ağza kapatılarak çalkalanıyor. Bardağın ortasına bir tatlı kaşığı saplanıp önünüze konuyor. Ezip/karıştırıp yiyorsunuz. İşte kırklı derecelerde seyreden günler için şahane bir serinlik;
Afiyet olsun, efendim! : )
Eskiden kar helvalarını evlerde tepsilerde yaparlarmış, pekmezle… Kar, insanı buz gibi hasta etmezmiş ki ben de 24 saatte 4 bardak yedim bir şey olmadı.
Bunun bir gece öncesi vardı. Gece yarısına yakın bir minibüsü doldurup 23 Nisan Parkı’na gittik. Bütün kaldırımlarda kar helvacılar ve taburelerde oturan insanlar. Sueda’nın amcası Alper seslendi;
“Fatiiih, herkese kar helvası getir, bana dört bardak olsun!”
Hemen koştu Fatih ve anne babasıyla birlikte bardakları hazırlamaya başladı. En iyi hazırlayan onlarmış…
…..
Ben bu faslı kısa keseyim isterseniz; sıcakta okuyan, canı çeken olur! Ama bizim siteye (www.muammererkul.com) kar helvası resimlerini koydum, isteyen bakabilir…
Stop
Muammer Erkul
24 Ağustos 2008 Pazar