Bebeklerimiz oldu!.. [29 Aralık 2006 Cuma]

Yeni sene için nasıl bir müjde veya ne gibi bir hediye isterdiniz?
En güzelini benden alın:
Bebeklerimiz oldu. Hem de; OTUZALTIZ!..

En fazla üçüz, beşiz duymuşsunuzdur… Bu kadarını biz de beklemiyorduk; nasip, dedik…
Akla gelmeyen sıkıntılar yaşadık yaz başından beri, hiç hesapsız aksilikler çıktı karşımıza… Usandık bir ara; ‘ne olacaksa ve ne zaman olacaksa olsun’lara sığınıp, indirdik yelkenleri ve akıntıya bıraktık kürekleri, uzun süre…
Sonunda, zamanı tekmeledi bebeklerden biri… Sonra bir diğeri, sonra beşincisi, onuncusu, otuzuncusu, nihayet otuzaltıncısı!..
Her biri birer birer çıktı meydana…

Duymakla dokunmak arasında ne büyük fark var bir bebeğe, bilirsiniz…
Gördüm, gözlerime inanamadım… Dokundum, parmaklarımdan itibaren bütün tenim ürperdi…
Kokladım; aah, gene kokladım! Ve okumaya başladım, ilk defa okur gibi…
…bitti!
Trendeydim ve kitap bittiğinde tren henüz varmamıştı beni indireceği yere. Saate baktım, yoo tren yavaş gelmemişti buraya kadar; kitap çabuk bitmişti. Kitap, yani 128 sayfalık bu şaheserin arka kapağında diyordu ki:
“Elinizde tuttuğunuz bu kitabın 35 tane daha benzeri var.”

“Bebekler neden güzeldir biliyor musun”, diye sormuştu bir zamanlar Hazret-i Yunus… Ve sonra şöyle devam etmişti:
Çünkü bebekler günahsızdır. Günahsız olan güzel olur!..
…..
Şehriyârân demek; “sevgililer şehri” demektir…
Şehriyârân isimli kitapların içinde de ise evliya menkıbeleri vardır… Evliya; yani Allahü tealanın sevdiği kulları…
Bir kulu Allah sever de; o insan, nasıl sevgilisi olmaz, diğerlerinin?

Şehir ki; içinde sevgili varsa güzeldir…
Onun için “ŞEHRİYÂRÂN” yazar işte, bu kitapların her birinin üzerinde;
İçinde sevgililerin yaşadığı bir şehre benzedikleri için, her biri böyle bir şehri andırdığı için!..

Ölçülmüş de yapılmış sanki bu kitaplar, tam gömlek cebine sığacak kadar…
Ölçülmüş te yapılmış gibi sanki; tam da bayram şekeri olarak dağıtılacak kadar. Ve bayram şekeri fiyatına: Üç kitap 2 liraya geliyor kendiniz alırsanız!..
Birazcık ilgilenin bu konuyla; babaannesinden dört beş hikâye dinleyip, sanki bütün menkıbe ve sohbetleri ezbere bilir havasındakileri de dürtükleyin, uyandırın!..
Deyin ki; posta ile isteyenlere de güzel bir kutu içinde gönderiyorlar.
Deyin ki; kapağının içine basılmış bir yazı konulunca düğüne gelen davetlilere dağıtmak için ideal…
Deyin ki; hatta davetiye olarak bile ideal, çünkü bütün düğün davetiyelerinden daha şirin, daha güzel, daha cazip ve daha hesaplı…
Deyin ki; üzerine “filan kimsenin hatırasına” yazılmış çeşmeler yapsan da sokak başlarına, artık kimse dışarıdan içmiyor malum… Yani bir ölünün ardından dağıtarak dua almak için de mükemmel bir araç bu kitaplar. Kapak içine: “Merhum Muammer Erkul için fatiha” gibi bir cümle yazdırarak…

Bir görün derim… Hatta, mutlaka görün derim…
Abdüllatif Uyan ağabeyin son üç buçuk senedir gazetemiz için hazırladığı evliya menkıbeleri (manzum olmayanların hepsi), her birinde kırkar günlük bölüm bulunan ve 36 kitapta toplam 1440 menkıbe (hikâye, olay, hatıra, sohbet); “Bin Evliya Menkıbesi ŞEHRİYÂRÂN” ismi altında, Cümle Yayınları tarafından basıldı…
Arayın, sorun, bulun ve ulaştırın birilerine…
En azından görmeyenlere anlatmak için bir kere görün, derim… Hatta mutlaka görün derim!

Stop
Muammer Erkul
29 Aralık 2006 Cuma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir