Hiç düşündünüz mü, acaba ilk papatya hangi tarihte zuhûr etmiş yeryüzünde?..
…..
Ve hiç düşündünüz mü; o zamandan beri acaba kaç kurak yaz boyunca, bir damla gözyaşına bile hasret büyüyüp, çiçek açıp, bir de tohum bıraktı papatyalar…
…sonraki senelere!..
Hiç düşündünüz mü; acaba ilk çiğdem, ilk menekşe hangi tarihlerde belirmiş?..
Ve, hiç düşündünüz mü, o zamandan beri, acaba kaç deli fırtınaya göğüs germiş gelinciklerin incecik bedenleri… Ve acaba kaç çiçek kaç kasırgada savrulup gitmiş kim bilir, acı denizlere doğru!..
Hiç düşündünüz mü; acaba laleler… Acaba erguvanlar… Acaba şebboylar, ilk ne zaman gözlere sermiş gülüşlerini?..
Acaba ilk kez hangi vakitte tırmanıp sarılmış rüzgarın boynuna, ilk hanımelinin kokusu?..
Çiçekleri siyaha boyayanlara gülerim ancak…
Çünkü çiçekleri siyaha boyayanlara gülünür ancak!..
…..
Çünkü açılmış bütün çiçeklerin bütün yapraklarını simsiyah etse bile ömür sahipleri;
Çiçeklerin sahibi var!
Toprağın, ve yağmurun, ve güneşin sahibi var…
…..
Çünkü her çiçek, bin tohum demek…
Tohumların sahibi var!..
Düşündünüz mü şunu;
Bunca çiçek, bunca eziyete rağmen… Yolunup biçilmeye, ezilip kırılmaya, donmaya, kavrulmaya, ve pek çok hayvanın dişlerine ve tırnaklarına rağmen…
…yeniden açmış yapraklarını güneşe, yeniden salmış kokularını rüzgara…
Yeniden salmış, ve salacak tohumlarını; yarınlara…
Kıyamete kadar!
Stop
Muammer Erkul
23 Ekim 2001 Salı