Dikilmemek acıların önünde; dikilmek içindir, bir gün…
Ama daha önce, kesilmek için!
Serilmek yere böyle sessiz sedasız; sınanmasıdır sabrının… Üstünde kuru sabun çizgileri ve bir makas; cenaze üstündeki bıçak gibi!
Ölçülürken, çizilirken bilirsin ve hatta dokunurken…
Doğmuş isen bilirsin ya öleceğini…
Bilirsin kumaş isen; kesileceğini!
Sen, kıyafet değilsin; böyle henüz bir topta sarılıyken… Ve manifaturacılar çarşısındaki tahta pencereli dükkânın, ihtiyar tezgâhına indirilmişken kambur raflardan… Ve pütürlü ellerde köşeleri yuvarlanmış bir tahta metreyle ölçülürken!..
Fakat sen kıyafet değilsen şimdilik; olmayacaksın, değil!
Kumaş, kendi geleceğini gözler, gelenlerin gözlerinde!
“Şunu indirir misin?
Yok şunu, bir de iki altındakini. Bir de şu yanda duranı…”
Kumaş seçmek;
Gelecek zamana kıyafet giydirmektir!
İyi de nerde sabır;
Hangi yöne kaçtı deli taylar gibi, dörtnala?
Bir koca gün beslenip, sağılmak için beklerken rahat duramayan… Kendi tekmesiyle, kendi sütünü döküp, gününü ziyan eden ineklerin işine benzer; kumaşın kayması, yerinde durmaması!..
Parçalar üst üstedir…
Biri ölçülür; hepsi biçilir!
Alttakiler sanır ki, canları acıdıkça; en üstteki parçanın nârına yanmaktalar!
O ise bilir; hep beraber, tahta bezi olmaktan kurtuldular!
Çöpün altına konmak ile sandığın üstüne konmak farkı; sanmayın kumaşın boyasındandır, satanın çenesindendir…
Hüner; terzinin parmağındadır!
Laf uzar, kumaş ise yatar tezgâh üstünde; kesmek gerektir, vesselam:
Diklenmemek bazı acıların önünde; dikilmek içindir bir gün ve giyilecek olduğunu bilmektendir en güzel yerlerde…
Serilmek yere, üzerinde sabun çizgileriyle böyle sessiz sedasız; elbette sınanmasıdır sabrının…
Ölçülürken ve çizilirken, bilirsin kesileceğini…
Bilirsin seçilen kumaşın, geleceğe kıyafet olduğunu!
Stop
Muammer Erkul
04 Mayıs 2007 Cuma
Bu yazıyı kaçıncı kez okuyorum Ya Rabbi…
GÖLÇİÇEĞİ