İnsan, kitaptır!.. [31 Mayıs 2013 Cuma]


Verilen sıcaklığın, herhangi birini değiştirebileceğinin ispatı; yumurtadır!

Haşlarsan veya kızgın tavaya kırarsan tüketiverirsin. Fakat aynı yumurta birkaç haftalık ilgi, sevgi ve sıcaklıkla “can” olur…



Değişime en önemli örneklerden biri de ormandan çekilen kütüklerdir.
Ustasının eline geçtiğinde, başköşelere mobilya olup hayatın ortasına girerler…
Ve kitaplar…Değiştirebilirler mi ki insanları?

Bunun cevabı; kitapların kendileridir…

Odun bile kitap olmuşsa; insanlar da kitaplaşabilirler!
Kitap, ışıktır…
Kitaplaşmak; ışıldamaktır…



Buraya kadar hemfikirdir insanlar fakat bir de sayfanın arkası var. Yani kitabın sayfalarında “ne” yazdığı…

Çünkü, evet; kitaptır seni aydınlığa taşıyan, ama bir tren yolunun bile iki yönü var! Tercihin olan istikamete doğru tekerleğin her dönüşü, seni diğer taraftan uzaklaştırır.

Bu cümlenin hem müjde ve hem de felaket olduğunu fark etmek lazım!
Yani, bir odunun kitap sayfası haline gelmesinden bile önemlidir; üzerine yazılan kelimeler!..

Kimi zaman yazdıklarımı okur ve “edebiyat yaptığımı” sanırlar. Yanılırlar… Çünkü bu satırların her biri, bir ayrı paralanışın sesidir!
Para olsa hedef, kazanır ve susarsın. Ama her insan, ciğerinde büyümüş bir gül dalı ise; susmak susuz bırakır seni ve nefessiz ve cansız…
Yaşamanın gayesi; bir kişinin daha “hayat” bulması, değil mi?



Evet… Sevgi, ilgi ve sıcaklık verilen yumurta “can” olur… Fakat… Odunlara “kitap” denmesi kadar önemlidir; sayfalarını yazanlar ve yazılanlar.

Çünkü kitap bile olsan, seninle buluşanlar;
Seni değil, üzerindeki satırları okurlar!


Stop
Muammer Erkul 
muammer.erkul@tg.com.tr
31 Mayıs 2013 Cuma


.

4 yorum

  1. Gerçekten çok etkileyici bir yazı. Hele ki ; finaline diyecek yok. Kaleminize sağlık Muammer ağabey.

    Şevket

  2. Keşke hepimizin yaşamaktan gayesi bir kişinin daha “hayat” bulması olsa abiciğim… Gayesi öyle olanlar ebediyen yaşayacaklar arasına adını yazdırabilir ancak, değil mi?..
    “Kitap gibi insan” ile “kalas gibi adam” arasındaki fark da doğru ve güzel kitapları okuyup okumamak farkı demek ki…
    Hicran Seçkin

  3. Önemsiz gibi görünen küçük bir ısı farkının neticesi ne kadar da hayati olabiliyor bazen…
    Pazar gün tavuklar gördüm, bir süre önce kıran gelmiş hepsine de. Sadece bir tanesi ayrı yerde olduğu için sağlam kalmış. On küsur yumurtasıyla kuluçkada yatan anne tavuk da kuluçka süresinin dolmasına üç-beş gün kalmışken hastalanmış. Yumurtalarıyla ilgilenmeyi bırakmış, kendi canının derdine düşerek, avare avare geziniyor, ölümünü bekliyordu… Yumurtalardan ümit kesildiği için çıkartıp, kabuklarını kırdılar. İki üç tanesi cılk, diğerleri kabukların içini doldurmuş kocaman kocaman civciv olmuşlar… Ama o son birkaç gün eksik kaldığı için hepsi de ölmüştü…
    Böylesi facialar da nadiren yaşanıyor belki ama o da nasip tabi… Allahu teala kimselerin emeğini zayi etmesin ve kimseleri yolda bırakmasın…
    Hicran Seçkin

  4. Kalemine yüreğine sağlık abiciğim, her yazın gibi mânâ yüklü bir yazı. Senin satırlarının her birinin bir ayrı paralanışın sesi olduğu, her satırın en ince duygularımıza dokunuşundan da belli. Dokunamıyorsa o da bizim körlüğümüzdendir!
    Hicran Seçkin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir