Sen çok akıllı, bilgili bir çocuktun, biliyorum…
Fakat ya ailen de senin her şeyi bildiğine inansaydı, neler olurdu?
…..
Ürperiyor musun bu ihtimali düşündüğün zaman, korkudan terliyor musun?..
Sen öyle akıllı bir çocuktun ki; her şeyi bildiğini bilirdin…
Buna rağmen ailen, birer birer ve sabırla “bildiğini bildiğin” her şeyi tekrar öğretti sana!
Hâlbuki “bilmiyorum” deseydin, daha kolay olacaktı iş. Çünkü o zaman öğrenme kapılarını aralamış olacaktın ve yani iyileşmeye niyetli bir hasta gibi ilaca ağzını açmış olacaktın…
Hep sabrettiler sana…
Ailem dediğin, öğretmenim dediğin, hocam dediğin insanlar hep sana bir şeyler öğrettiler… Hem de okul kitaplarında yazmayan şeyleri öğrettiler.
Sen hep “bilmeye” devam ettin…
Fark etmedin bile aslında; her şeyi bildiğin ilk zamanlardaki halin ile her şeyi bildiğin sonraki zamanlar arasındaki büyük farkı!
Her şeyi bilmeye devam ederken; sanki ailen gibi, sanki hocan gibi mütevazı bazı gazete ve dergilerle tanıştın. Onları bile okurken, aslında “bakalım bunlar ne kadar biliyormuş” edasıyla karıştırıyordun sayfalarını… Fark etmiyordun ama onların kokusu siniyordu senin kanına, canına; çiçek otlayan bir kuzu gibi!
Biliyorum ki, sen şimdi hâlâ her şeyi bilmektesin!..
Bilmediğin bir tek şey var!..
Çocuğunun da, aynen senin gibi; “her şeyi bildiğini” bilmiyorsun!
Çok akıllı bir çocuktun sen, eminim… Peki ya ailen de senin çok bilgili bir çocuk olduğunu kabul etseydi, neler olurdu?
Ürpermiyor musun böyle bir ihtimalin dehşetini düşündüğünde, korkmuyor musun?.. “Bu çocuk her şeyi biliyor nasılsa! Benim oğlum çok akıllı, bizden ne öğrenebilir ki? Bizim bu kızla meşgul olmamız ona ancak zaman kaybettirir” deselerdi senin için, acaba neler olurdu?
Acaba farkın kalır mıydı; leyleğin ıssız bir adaya düşürdüğü bebekten?..
Daha da korkunç olanı; şehrin ortasına terk edilmekten?..
Ailen ve yakınların ve ailen bilip okudukların; birer birer, sabırla, okul kitaplarında yazmayan o çok kıymetli bilgileri zerk ettiler senin damarlarına, pek de istemediğin halde…
Her şeyi bildiğin halde!
Şimdi senin karşında, aynen senin gibi, her şeyi bilen çocukların var… Onlar da bir zamanlar senin istediğin gibi; senin kendilerine inanmanı, senin onların her şeyi bildiklerine inanmanı istiyorlar…
Sen buna ne kadar inanıyorsun?
Sen, her şeyi bildiklerinden emin olan çocuklarını, hiçbir eğitim almayacakları ıssız bir adaya terk mi ediyorsun?..
Daha da kötüsü:
Şehrin ortasına mı bırakıyorsun?..
—————————-
NOT:
Artık beğenmediğin, ama seni “bu sen” yapan gazete ve dergiler hâlâ var; ama çocuklarınla onlar arasında “sen” varsın!..
Stop
Muammer Erkul
23 Mart 2007 Cuma