Pembe [08 Mart 2007 Perşembe]

Sana sormazsam kime sorarım, sen bilmezsen kim bilir?
Hadi, ne olur söyle bana; pembenin dibi tutmuşuna mı denirdi kırmızı?
Gül kırmızılar yanık mı kokardı?

Pembe bir gül…
Aşka düştü;
..kor oldu!
…..
Bana da bu kırmızı çok yakıştı!

Önce, istedim ki; seni hiç kimse sevmesin…
Sonra istedim ki; sadece ben seveyim…
Ardından, yalnızca benim sevmemin sana yetmeyeceği düşündüm…
Ve seni sevmeye başladım;
İçimdeki yüzlerce ben’le birlikte!

Derin bir nefes almak sesini duymak…

Ağladım, güldüm, sevindim, üzüldüm… Ölçtüm, tarttım… Kızdım, kızdın…
Yapıştı yüreğime bir kirli zaman…
Sıksalar beni bir bez gibi; safra karışmış sarı suyum akardı yerlere, zehir kokardı!

Ben, yine senin yağmurunla, arınsam bütün bunlardan…
Hafiflesem… Durulsam… Her yerimin sancısı, her acıtan hatıra süzülüp aksa üzerimden, kaldırımlara…
Sana yine pespembe bir ben kalsam.
Bana kalan “sen” olsan…

Bir derin nefes almak ya sesini duymak;
Ben hiç nefessiz kalmazdım, sesini hep duysaydım…
Sorardım sana; hangi pembeye kırmızı denir, hangi kırmızı daha yanıktır diğerlerinden…

İnsan acıkır ve susar ve yorulur ve içi ağrır; ama kelimelerle doyar ve cümlelerle kanar ve sözcüklerle dinlenir ve manalarla diner mi ağrıları?..
Bu, hem de bana sorulur mu?
Elbette!

Stop
Muammer Erkul
08 Mart 2007 Perşembe

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir