Seyir Defteri – 14 Aralık 2009 (Hakkı Devrim, Okan Bayülgen ve Aşk-ı Memnu)

Yazmazsam karnım şişer!..

Dün gece geç saatte televizyonu açtım.
Okan Bayülgen ve etrafındakilere rastladım ekranda:
Malum, sevilmek sempati duyulmak gibi bir derdi olmayan bir adamdır o ve benim de onu sevmek gibi bir derdim hiç olmadı. Ama dün gece
(14 Aralık 2009’ın ilk saatleri) çok hoşlandım Medya Kralı programından…

Masanın çevresinde ikisi hanım 5 kişi daha var ve ara sıra televizyon dizilerinden bahsediyorlar.
Söz Aşk-ı Memnu (yani Yasak Aşk) dizisine geliyor.
Okan Bayülgen; "bizim bakıcı izlediği için bir kaç kere baktım", diyor!.. Bihter, Behlül, filan diye 4 isim sayıyor…
Yayındakilerin çoğu dizilerin (özellikle bu dizinin) ahlaksızlığından bahsediyorlar…

O sırada Hakkı Devrim (ki dün geceden beri artık onun, benim yüreğimde özel bir sallanan koltuğu vardır, emekli işi, buyur Hakkı abi istediğin kadar sallan, istirahat et!..) diyor ki…
Aynen şöyle diyor ki…
Şöyle aynen diyor ki…
Şu kelimelerle ifade ediyor ki…
Bu kelimelerle söylüyor ki…
Diyor ki:
"-Halit Ziya Uşaklıgil, züppenin önde gideni!.."
Ooooydaaa!
Az rastlanır bir söz yani…
Hemen ardından Okan Bayülgen; bu lafı nasıl ve hangi açılardan bakarak iyi olarak anlamamız gerektiğini izah etmeye çalışsa da, Hakkı Devrim
tekrar ve üzerine basa basa iki üç versiyonunu daha geçiriyor bu lafın, tv kayıtlarına!..

Neden züppenin önde gideniymiş Halit Ziya Uşaklıgil, bunu da anlatıyor sonradan…
Diyor ki:
"Bugün bile böylesini bulmak neredeyse imkansızken; ulan, 1910 yılında, Türkiye’de böyle (Aşk-ı Memnu’daki gibi ahlaksız) bir ailenin yaşaması mümkün mü?..

Tebrik ederiz, elinden öperiz Hakkı babaaa!..
Bizim diyemediklerimizi diyecek sizler gibi böyle büyüklerimize ne çok ihtiyaç var…

O konuşmadan biraz evel de (sanırım Emre Altuğ idi) "dizilerin halkın seviyesini aşağı çekmeye çalıştığını" söylemesi üzerine…
Okan Bayülgen de üzerine basarak;
"-Hayır, halkın seviyesini aşağı çekmeye çalışmıyorlar… O dizileri çekenlerin kendi seviyesi öyle. Onlar kendi seviyelerinde dizi çekiyorlar", dedi…

Ooohhh…
İçim serinliyor!
M:)       

   

 

8 yorum

  1. :))) Ben de seyretmiş ve çok gülmüştüm üstelik…

  2. Çok hoş yazmışsın. İçime su serptin.
    Cenabı Allah razı olsun…
    O pisliklerin ne kadar vatan, millet, din, iman düşmanı oldukları bi anlaşılsa…
    Ah nerede o günler?..
    Allahü tealaya emanet olunuz…
    Muhabbetlerimle..
    Ragıp

  3. Bu kadar mı yerlerde sevda denilen?..
    Bize öğretilenle, silip yeniden yazmaya çalıştıkları şey o kadar uçlarda ki!

    Yok yok, başaramayacaklar:)
    En azından kendi adıma bunu rahatça söyleyebiliyorum… Beni de alamadılar çirkin saflarına.
    Hala aşkın güzelliğine inanıyorum…

  4. Ben de bu yazıya çok güldüm, ne kadar güzel bir üsluptur bu; herşey yerli yerinde. Hakkı Devrim’in yüreğinde sallanan koltuğu bile :))

  5. “-Hayır, halkın seviyesini aşağı çekmeye çalışmıyorlar… O dizileri çekenlerin kendi seviyesi öyle. Onlar kendi seviyelerinde dizi çekiyorlar”
    Bravo Bayülgen’e! Aslında bu aferini ona karşı pek dillendirmem ama, bu sözünü alkışlıyorum. Hakkı Yalçın’a ise esefim büyük! Halit Ziya’ya ve eserine büyük haksızlık etmiş; hem de yakışmayacak bir üslupta… Romanın günümüze uyarlananarak senoryalaştırıldığını; bunun da (Okan’ın ifadesiyle) dizi çekenlerin seviyelerinden yapıldığını, sonuçta ortaya, eserle adından ve ana temadan başka bir ortaklığı bulunmayan ‘pembe dizi’ formatında bir yapım çıktığını nasıl hesap etmemiş şaşırdım doğrusu… 1910’da böyle ailelerin ve ilişkilerin olacağına ihtimal vermiyor ama; günümüzde yaşanıyor pek ala! Dizi de günümüze uyarlama zaten! Bence asıl şaşkınlığı, onların da bizatihi vakıf oldukları ‘şaşılası ilişkilerin’ kendilerini de hayrete düşürecek kadar alenileşmesi, ekranlardan taşması ve ilgi görmesidir.

  6. Radyo programı yapan bir doktor, program esnasında;

    “Okulda Ömer Seyfettin vb. yazarların bizlere mecbur edilip, okutulan o romanlarını ben şimdi kendi çocuğuma okutmam, ‘ahlakı bozulmasın’ diye!”

    demişti… Kendisi de son derece entel bir insan olmasına rağmen böyle demişti.

    Doğrudur, günümüze uyarlamak adına değişiklikler yapılmıştır, ama “yüzde yüz” değiştirilmemiştir.
    Günümüzde o şekilde yaşayanlar var olduğu gibi, o zamanlarda da öyle yaşayışları -tabi eğer yaşamıyorsa- arzu edenler vardı!
    İnsan aynı insan, nefs aynı nefs…

  7. İzlemişsinizdir. Hakkı Devrim; bu gece de canlı yayında Müslüman bir toplumda yaşadığımız halde Arapçaya karşı bir tutum var, buna da kızıyorum, dedi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir