Yeryüzü, sanki bir elma bahçesi…
Ve bütün ağaçlardaki elmaların hepsi ikişer parça halinde düşüyor hayatın içine…
Yani, bütüüün elmalar yarım!
Sonra da bu renk renk, boy boy, sayısız yarım elma; eşini, diğer yarısını aramaya başlıyor, hem de; “acele etmezsen aradığını başkası yiyecek” paniğiyle…
Kolay mı, yarımını bulmak? Kendi rengine, kendi şekline, kendi tadına en uygun olan yarım elmayı bulmak kolay mı?
Her yarım, yârım olur mu?
Diyelim ki buldun yarımını…
Fakat belki de bir darbe almıştı eşin veya sen düşerken yaralanmıştın!
Biriniz çölee, biriniz göle düşmüştü belki; biriniz kurumaya, diğeriniz çürümeye başlamıştı, kim bilir…
Fakat her yarım elma, mükemmeli arıyor; yani “mükemmel bir yarım” elmayı! Zor olan bu…
İşin sırrı şu ki; mükemmel olan, zaten bütündür. Fakat arayan da, aranan da yarım! Yani burada iki yarım, bir tam’ı oluşturmaya çalışıyor, sıkıntı bu noktada…
Ve diğer sıkıntı; ekşi ekşinin, tatlı tatlının, mayhoş mayhoşun tadından hazzetmiyor ve tatlı tatlının tadını alamıyor!
İşte bu, sabır sınavı olmalı: İki yarımken bir bütün olacaksınız, bu duruma uyum sağlayacaksınız ve birbirinizin tadını alacaksınız…
Aşk, kırmızı bir elmadır dostlar; bütün ve tatlı. Kütür kütür ve suludur.
Yedikçe çoğalır; dişi olana ve çiğnemeyi bilene!
Stop
Muammer Erkul
10 Aralık 2009 Perşembe
Yârini, elmasının yarısını bulanlar çok şanslı değil mi? :))
YILDIZ
İzdivaç programının yorumlama türü olsa gerek bu yazı!
Canım MUAMMER Kardeşim,
Sabah gazetede okudum bu makalenizi.
İnanılmaz bir tad, lezzet aldım. Bir daha, bir daha okudum zevkle.
Mana içinde mana…
Tek kelimeyle “MÜKEMMEL”…
Kalemine kuvvet, başka ne diyelim…
Yolunuz açık, ömrünüz hayırlı ve uzun, işleriniz kolay, rızkınız bol ve bereketli, sonunuz hayırlı ve mübarek olsun canım kardeşim…
Muhabbetlerimle…
Ragıp
Yazın her zamanki gibi çok güzel ama ben o elma ağacının en tepesine uzanamıyorum…
Yazını şimdi okudum… Ne güzel anlatmışsın… Düşünmeye daldım; hayattaki tek istediğimin bu olduğunu…
Belki bir gün bulurum, ne dersin!
L
Çok güzel de, bence yarısını bulamıyanlar çok:(((
Bulduğu yarım da kurtlu çıkabiliyor bi de!..
Bütün’e yakın olanlar yok mu hiç? 🙂
FATMA
Dayımın birisi eşine son derece saygılıdır.
Geçenlerde soğan yemesi için ısrar edilince, o da yerse, yerim dedi. Ve yengem yemeyince o da yemedi.
Tabi peşinden:
Şimdi, hanım sözüyle haraket etmiyorum diyenler yalan söyler. Herkes hanım sözüyle hareket ediyor, gibi tahrikler gelince:
Hanım sözüyle hareket etmek ayrı mesele.
Ama karşındaki insana bile bile, inadına eziyet etmek de hoş birşey değil. Karşılıklı saygıyla yürüyor bu işler, dedi.
O kadar hoşuma gitti ki bu cevap…
Daha doğrusu o ailede bunu “tatbikiyle” gördüğüm için hoşuma gitti. Yoksa lâfa gelince çoğu kişi söylüyor, “karşılıklı saygı, sevgi…” diye! Ama tatbik edilmiyor.
KARANFİL
Birimiz çölee, birimiz göle düşmüştük belki…
GÖLÇİÇEĞİ
Ebedi hayatta bir bütün olmak için kendi diğer yarımını bulmak!
İki eşit parça olabilmek mi gerekli yoksa tatlı mı, tatlı iki farklı elma olmak mı? Ayni resimdeki gibi…
Elbette en arzu edilen ya da en mükemmel olan aynı renk ve tatta iki yarının, birbirine yâr olması. Ta başından talihli bir saadet olur herhalde 🙂 Farklı tatlarda iki yarının birbirine yâr olma saadetini yakalaması biraz meşakkat, sabr u sebat gerektirse de hoş aromalı yepyeni bir bütün elma sanırım, her bir yarının varlığının, diğer yarının varlığıyla anlaşılabildiğini fark etmesinden geçiyor. Birinin varlık kıymeti, diğerinin varlığıyla daha iyi anlaşılıyor. ‘Ekşi’ yarı olmasa idi; ‘tatlı’ yarı tatlığını nasıl bildirebilirdi ki?..
Kütür kütür, sulu bir elma tadında bu paylaşım için teşekkürler Muammer Bey!