Cennet kokan ayaklar [10 Mayıs 1999 Pazartesi]

 

Anneler “dünü” nasıl geçti?

Annesi olanların anneleri mutluydu elbette, değil mi, hatırlanmış olmaktan?
İşte bu, canımı acıtıyor…
Hatırlanmak!

Anne-evlat ilişkisinin; yılda bir kez de olsa hatır sormak veya görüşülüp “değişikliklerin” gösterilmesi boyutunda kaldığı batı anlayışında “anneler günü” ne eşsiz bir nîmet…
“Anne, bak bu senin torunun…”
“Anne, elbette bu geçen yıl gördüğün adama benzemeyecek. Çünkü onu değiştirdim…”
“Aa, anne… Yoksa bu senin yeni kocan mı?..”
Anneler günü; durum değişikliklerinin sunulduğu bir gün… Belki de bu gün olmasa, yıllarca evlatlarından haber alamayacak anneler var bazı toplumlarda.
Anlatabiliyor muyum, kuru bir “hatırlamak” kelimesinin neden canımı acıttığını?..

Dün, anneler günüydü. Anneler elbette mutluydu ve annesi olanlar heyecanlıydı…
Lakin, miniminnacık bir yanlış yok mu?
Bugün de anneler günü değil mi, dün olduğu gibi.

Çoğu anne dün büyüklü küçüklü hediyeler aldı evlatlarından…
Mutlu oldu.
Ama çoğu anne dün hediye beklemiyordu aslında çocuklarından;
Sevgi bekliyordu, ilgi bekliyordu, kendi emeğinin ve değerinin idrak edilmesini bekliyordu.
Doğru mu?
Hediyeler, sadece “yüreklerdeki coşkunun” basit bir ifadesi değil mi?

Söyler misiniz şimdi bana; bitti mi anneler günü?
Düşünür müsünüz lütfen; anneler günü dün müydü acaba?
Anlar mısınız; bir yıl beklemeye alınan annelerin halini!..
Yapmayın…
Ne olur yapmayın.

Ve şunu yapın: Bugün de tebessüm edin annenize, ne olur…
Bugün de arayın onu, arayı soğutmadan.
Bugün de “merhaba” deyin, “nasılsın” deyin…

Bugün de öpün bir kere yanağından.
Bugün de selam verin kapıdan girdiğinizde; “Allahaısmarladık” dediğinizde ana duası yetişsin diye ardınızdan…
Bugün de sadece, bir tek dakikanızı ayırın annenize. Bir tane dakikanızı…
Bu bir dakikalar yılda 6 saat, 70 yılda ise 17.5 gün yapar. Seni 9 ay karnında taşımış insan için 17.5 gün… Ayrıca bu bir dakikalar hangi yaşta başlayacak, hangi yaşa kadar sürecek, düşünmeye değer.

Hadi, sor kendine; Günde bir dakika gözlerine bakabilir misin annenin, görünmeyenlerle, gideceğin yolun o noktasını görmek için?..
Günde bir dakika uğrayabilir misin, günde bir dakika arayabilir misin; sesini duymak, daha da önemlisi sesini duyurmak için?..
Günde bir dakika “Fatiha” okuyabilir misin?..

Dün, Anneler Günü’ydü. Ama “Anneler Günü”nün dün olduğunu kimse anlatamaz bana.
Sormuyorsam, soruyorum farzedin;
“Anneler dünü nasıl geçti ve anneler bugünü nasıl geçecek?..” diye.

Annesi olanlar; Bugün de annenizin günü…
Ayağının altında Cennet olanlara yetmiş yıldan 17.5 gün ayırmak acaba çok mu zor?..

Hadi soralım kendimize; Bir dakika aramak, bir dakika uğramak, bir dakika gözlerine bakmak veya bir dakika Fatiha okumak…
…Ve böylece de “kopyalanmak” acaba denemeye değer mi?

Anneler… Evlatlarınız adına “bugününüzü de” kutluyorum.
İyi ki vardınız ve sizde var edildik…
Ellerinizden öpüyorum.
Ve “Cennet kokan” ayaklarınızdan!

 

Stop
Muammer Erkul
10 Mayıs 1999 Pazartesi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir