Yanlarında hizmet ettiğimiz günlerden birisi…
Ramazan’ı şerif ayı. Evin salonunda teravih namazı kılıyoruz.
Namaz bitti, dua edilmeden önce arkalarına dönüp, "Duadan sonra kimse salondan çıkmasın" dediler.
Dua edildi, aşrı şerif okundu, kalktılar, iki arkadaşı yanlarına alıp salondan çıktılar.
Merakla bekliyoruz. Salon dışındaki odada bir hareketlilik var ama ne olduğunu anlıyamıyoruz.
Bir müddet sonra içeri girdiler, her zamanki gibi yüzlerinden eksik olmayan tebessümleri ile, "Namazdayken bir an düşündüm. Ben şimdi ölsem ne yaparlar? Dini vecibeler yerine getirilir, daha sonra bana ait ne eşya varsa fakirlere dağıtılır. Kendimi ölmüş kabul ettim, eşyalarımı, kıyafetlerimi kendim dağıtayım dedim. Geçin yan tarafa, isteyen istediğini alsın" buyurdular.
Aşağıdaki kendilerine mahsus giyinme dolabında eski-yeni ne varsa boşaltmış, üzerlerindekinden başka kıyafet bırakmamışlardı.
Özel hizmetlerinde görevli arkadaşlar olarak hemen yan tarafa geçtik ve emirleri üzere eşyalarından almakla bahtiyar olduk.
Onlar da, her zamanki gibi, vermekten duydukları zevki tattılar.
Verirken sevinen bir yapıları vardı.
Her zaman ölümü yanlarında bildiler ve hazırlıklıydılar.
Allahü teala derecelerini âli eylesin.
Muzaffer İşcan (Türkiye "Hoşsada" sayfası / 26 Mart 2013 Salı)
2013-04-28