1992 de Edirne Türkiye Gazetesi bölge temsilcisi olarak görevlendirilmiştim. Edirne’ye gittikten 6 ay sonra Enver Ağabeylerin ailece Edirne’ye gelecekleri haberini aldığımızda, Edirne Türkiye Gazetesinde çalışan tüm personel ile birlikte, gazete abonelerimiz de çok sevinmişlerdi.
01/05/1992 tarihinde Enver Ağbey, yanlarında Hanımefendileri, kayınbiraderi Ahmet Bey ve birkaç arkadaşla Edirne’yi teşrif ettiler.
Geldikleri günün akşamı Türkiye Gazetesi Ofisi’nde, Edirne’deki diğer arkadaşların da bulunduğu ortamda, yol yorgunluklarını hiç belli ettirmeden o güler yüzlerindeki tebessümü bir defa olsun bile eksik etmeden 3 saate yakın sohbet ettiler.
Enver Ağabeyler, birkaç gün kaldıktan sonra bizlerle vedalaşarak Edirne’den ayrıldılar.
Ayrıldıktan yarım saat sonra bizi son derece üzen ve korkutan haberi aldık.
Enver Ağabeyler kaza geçirmişlerdi.
Ben ve o zamanlar Trakya Üniversitesinde Tarih Öğretmenliği Yapan Ertuğrul Oral hocamla kaza mahalline vardık.
Kaza mahalline vardığımızda Enver Ağabey’in ileride kaldırım taşlarının üstünde üzüntülü bir şekilde oturduğunu görünce azda olsa kendimize gelmiştik. Elhamdüllillah Enver Ağabey ayakta ve kendilerinde görünürlerde herhangi bir rahatsızlıkları yoktu.
Meğerse Enver Ağabelerle birlikte gelen diğer arkadaşların araçları tam kavşaktan geçerken İstanbul Edirne istikametine doğru seyir halinde olan Bulgaristan plakalı eski model bir araçla çarpışmışlar. Bu çarpma neticesinde her iki araçta da ciddi sayılabilecek oranda bir hasar meydana gelmişti.
Enver Ağabey’in yanına varıp durumlarını öğrendikten sonra, "Efendim bir rahatsızlığınız var mı?" diye sorduğumda bana söyledikleri karşısında, sanki kazayı ben yapmışım gibi şöyle bir kendimden geçtim. Kazanın oluşunda karşı taraf kusurlu olmasına rağmen, aynen şunu söylediler:
"Cihat Abi beni bırak, kaza yapan diğer arkadaşlarla (Bulgaristan plakalı araç yolcuları) ilgilen, onlar hastaneye götürülüp ne gerekiyorsa yapılsın, karşı tarafın zararı neyse karşılansın, kendilerine arabalarından daha yeni ve sağlam bir araç alınsın, kendilerini üzdük, bari hakları geçmesin, adamları yolcu ettikten sonra bana haber verin." "Tamam mı Cihat Abi" diyerek, bunu üç defa tekrarladılar. "Tamam efendim" dedikten sonra, Enver Ağabeyler, oradan üzgün bir şekilde ayrıldılar.
Adamları hastaneye götürüp muayene ettirdik, rötgenler çekildi, doktor kendilerinde herhangi bir rahatsızlığın olmadığını söyledikten sonra onları o gece ve ertesi gün otelde misafir ettik.
İki gün sonra adamların istekleri doğrultusunda araçlarının değerinden 3 kat fazlası nakit para vererek onları Bulgaristan’a yolcu ettik. Ayrılırken haklarınızı helal ediniz sizleri işinizden ettik dediğimizde,
"Ne demek, lütfen bizim adımıza patronunuz Enver Bey’e çok çok selamlarımızı ve teşekkürlerimizi iletiniz" dediler. Bu kaza sayesinde böyle değerli bir insanla tanışmış olduklarını ifade ettiler. "Kendilerini hiç unutmayacağız" deyip ayrıldılar.
Bu son yaşananları Enver Ağabey’e ilettiğimizde çok sevinmiş, dua etmişlerdi.
Cenabı Hakka şükürler olsun ki, ben de Enver Ağabey’i tanıma şerefine erenlerdenim.
Mekânı Cennetin en güzel yerinden olsun. Amin.
Cihad Güngör (Türkiye "Hoşsada"sayfası / 25 Mart 2013 Pazartesi)
2013-04-15