Meğer ne mübarekmiş, meğer ne seviliyormuş, meğer kendini ne çok sevdirmiş.
Biliyorduk da bu kadar bilmiyorduk.
Sayısız yazı okudum, hatıra dinledim hakkında. Hepsi birbirinden farklı, hepsi ayrı güzellikte.
Bir insan nasıl bu kadar kendini sevdirir, bir ömre bu kadar iyi iş nasıl sığar akıl almıyor.
Böyle bir güzellik, böyle bir başarı, görülmüş müdür acaba, bir daha görülür mü?
Milyon dolar verseniz bir tane asık suratlı fotoğrafını bulamazsınız.
Allah’ım bu ne güzelliktir.
Milyon dolar verseniz, benim kalbimi kırdı diyen bir insana rastlayamazsınız.
İşte insan böyle olur, işte Müslüman böyle olur, işte Evliya böyle olur dedirtiyor insana.
Yaşayışıyla örnek olmak böyle olur dedirtiyor,
Hasreti çekilen insan, özlenen insan böyle olunur dedirtiyor.
İslâmiyetin güzelliğini şahsında canlı yaşayan/yaşatan insan.
Hayran olmamak, hayran kalmamak ne mümkün.
Bir defa yüzünü görmek için dünyanın öbür ucuna gidilecek bir insandı.
O, son yolculuğunda ise bir defa olsun dokunabilmek için onbinler birbirini ezdi.
Herkes birbirine soruyor: Peki şimdi biz onsuz ne yapacağız?
Sanki bir yarımız gitti, sanki hayat uzuvlarımız gitti?
Milyonların âşık olduğu Enver Abi’yi düşünün, onun âşık olduğu mübarek Hocasını,
onun hocasını, ve onun da hocasını… Resullullah Efendimizi düşünün…
Kadere razı olmaktan, dua etmekten başka yapacak birşeyimiz yok.
Allah-ü Teâlâ şefaatlerine kavuştursun.
Ne güzelsin sen Enver Ören Abi…
Hakkı Arslan