Kırlangıçların en mavisi [23 Aralık 2005 Cuma]

Ben şu kadarcıktım, ancak beline geliyorken; o koskocamandı…
Ben kafası alabros tıraşlı gezerken onun bıyıkları vardı…
Babası imamdı; sazı, darbukayı, defi soğuk odaya saklarlardı… Ben onların sadece sahnedeki fotoğraflarını gördüm; işte, ortada oturan oydu ve elindekinin adı dîvan sazıydı. Derlerdi ki; bu sazı çalabilmek her babayiğidin harcı değildir… Sazının ucunda, sarı-lacivert ibrişimden bir püskül sallanırdı…
“Ben de Fenerbahçe’li olacağım, dedim sonra ve oldum; ben de sahneye çıkacağım, dedim ve çıktım… Ben de saz alacağım, dedim ve aldım… Ben de bıyık bırakacağım, deyip bıraktım…
Teyzemin ortanca oğlu Raif abi, mavi bir çantayla askere gitti sonra. Hem de İskenderun’a bahriyeli olarak gitti ve ben ilkokulu bitirmeden döndü…

Rahat duramayan tipler vardır, o da öyleydi. Askerden geldikten sonra da kitap getirmeye başladı bana; Barbaros’un hayatı, Minyeli Abdullah, Su Samuru Siliki, Yaramaz Piti… Son ikisini hemen okuyuvermiştim. Barbaros ise biraz ders kitabı gibi geliyordu; ayıp olmasın diye, birinci vitesle yokuş çıkar gibi yarılamıştım, ama Minyeli benim için buzdan bir dağ gibiydi sanki! Tırmanıyor tırmanıyor kayıyordum, tırmanmaya çalışıyor ama üstünde duramayıp düşüyordum. Bütün memleket okuyor ve birbirine anlatıyordu ama ben ı-ıh, okuyamadım!.. Bu “ayıbı” da kimselere söyleyemedim!
Başka bir sefer geldiğinde, elindeki dergiyi gördüm Raif abinin, üstünde “Mavi Kırlangıç” yazıyordu.
“Bu ne?” Dedim. “Dergi” dedi… “Ne dergisi?” Dedim. “Çocuk dergisi” dedi.
“Peki ne olacak bu?” Dedim. Dedi ki:
“Bu dergiye seni abone yaptım, her ay postacı getirecek…”
Ben öyle çığlık çığlığa sevinmeyi bilmiyordum o zamanlar. Koca kafalı bir oğlan çocuğu gibi usulca alıp uslu uslu okumaya başladım… Her ay geliyordu Mavi Kırlangıç’ım ve onunla birlikte Yeşilay Dergileri. O iki dergiden birkaç isim ise çocuk hafızamda kaldı hep, biri Selahattin Kaptanağası’ydı, yani Yeşilay’ın başkanı…

Yıllar geçti, uzun ve zor yıllar; iğne deliklerinden geçtiğim yıllar…
Türkiye Çocuk Dergisinde çalışmaya başladım. Ne zaman? Dergi, Yeşilay binasına taşındığı ay!.. (Türk filmleri bizlerin hayatlarından mı alınıyor ne!)
Adını hiç unutmadığım Selahattin Kaptanağası, kırk yıl bu işi gönüllü (hatta delisi) olarak sürdürdükten sonra vefat etti… Aramız nasıl mıydı? Hiçbir zaman tanışmaya cesaret edemedim ki!
Yeşilay başkanlığına ise; yazı hayatım başlamadan evvel de uzun yıllar okuduğumuz gazetenin, dikkatle takip ettiğim yazarı Mustafa Necati Özfatura seçildi… (Türk filmleri bizler için!)
Mavi Kırlangıç; Raif Öztürk tarafından, Beykoz Paşabahçe’deki yeğeninin omzuna kondurulduğu sırada, taa Van’da, bir küçük çocuk daha vardı. O da orda kayalara/saçaklara yuva işleyen kırlangıçları izliyordu… O da büyüdü, birkaç şehri gezdi, İstanbul’a geldi. O da Türkiye Çocuk Dergisi’nde çalışmaya başladı, o da yazar oldu ve en yakınlarımdan biri oldu… (Türk filmleri devam eder!)
Sonra, Van doğumlu Ahmet Sırrı Arvas, Yeşilay Cemiyetine Genel Sekreter yardımcısı oldu. Şimdi de Yeşilay’ın yeni başkanına, işlerinde yardım ediyor…

Bunları niye yazdım, biliyor musunuz?..
Sizin de şimdi Yeşilay Dergisi’ne abone yapacağınız bir küçük çocuğun, 20-25 sene sonrasının bir yazarı olarak, sizin adınızı böyle zikredebileceğini hatırlatmak için yazdım…
Olmaz mı dersiniz?..
Güvendiği, inandığı yeğenine küçücük bir yatırım yapan Raif abim “olmaz” dememişti…
İyi ki dememişti… Değil mi?..

—————-

E-mail: yesilay@yesilay.org
Telefon: 0212. 527 16 83, 0212.513 7885-87
Faks: 0212. 522 8463

Stop
Muammer Erkul
23 Aralık 2005 Cuma

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir