Ne ağacısın, ne deresisin, ne aynasısın? [07 Kasım 2010 Pazar]

İki köylü tarlalarında; biri domatesleriyle meşgul, diğeri kavunlarıyla… Öğle vakti yaklaşırken birkaç domates seçip getiriyor ilk köylü. “Komşu, yemeğine katık edersin” deyip kavun tarlasının köşesine bırakıyor… İkisi de memnun…
Sonraki gün tekrar domates koyuyor ilk köylü sınıra; “komşu, afiyet olsun” diyerek. İkisi de mutlu… Daha sonraki gün gene birkaç domates var sınırda ve sonraki gün ve ardından sonraki günlerde…
Kavun tarlasının sahibi acaba kaçıncı gün bu ikramlara mukabelede bulunur? O da kendi tarlasından bir kavun getirip koymaz mı komşusunun önüne?
Veya kiraz ağacının sahibi olan bağcı, komşusunun erik ağacının dalına bir torba kiraz asıyor. Sonraki gün yine ve sonraki gün yine… Diğer ağacın sahibi de acaba erik toplamaz mı kendi ağaçlarından; “bunlar da benden sana” diyerek…

İnsanlar, iltifatlar ile besleniyorlar…
Fakat en zor da iltifatlarını sunuyorlar karşılarındakilere.
“Arkadaşım, günaydın. Bugün ne kadar güzel ışıldıyor gözlerin… Birader, böyle tıraş olmuş ve kravat takmış halinle çok profesyonel görünüyorsun…”
“Hanımefendi, dün giydiğiniz elbise size ne kadar da yakışmıştı…” Peki aynı kişi, aynı zamanda: “Yahu kadın, bugün giydiğin bu rezil kıyafet de ne” diyebilirdi! O zaman bu hanım nasıl cevap verirdi ve acaba bu sözü kaç sene bir sivri çivi gibi gezdirirdi ciğerinde?
“Aferin sana, çünkü kuşlara su koymayı ancak akıllı çocuklar düşünebilir… Hey gençler, bugün ne kadar enerji dolusunuz… Efendim, sizin ‘günaydın’ deyişinize bayılıyorum, günaydın…”

Bizim ihtiyacımız ne idi; bizler de insan olduğumuz için? Güler yüz, iltifat ve birkaç iyi söz… Peki bunu ne zaman alabiliriz karşımızdaki insanlardan?
Verdiğimiz zaman!
Şimdi, kendimizi birer iltifat ağacı olarak düşünelim, takdir deresi olarak düşünelim, teşekkür tarlası olarak düşünelim ve tebessüm aynası olarak…
İnanın ki, sadece kâr ederiz…

Stop
Muammer Erkul
07 Kasım 2010 Pazar

5 yorum

  1. Muammer Erkul, tebessüm tarlası, iltifat ağacı demiş.
    Ben GÜNAYDIN AĞACI oldum, günaydın açıyorum :))
    GÜNAYDIIIN…
    MUTLU SABAHLAR 🙂

    Ayşe

  2. Ne verirseniz onu alırsınız… Ne güzel yazmışsın abicim ellerine sağlık:) Ben aşk veriyorum… Çünkü onun içinde sevgi de var, umut ta var, sadakat te var, tevazu da… Herşey var, dünya onun üzerine kurulu bence… Aşk ağacıyım ben de:)))

    Esk.Hatice

  3. Böyle şeyleri düşünmeye fazla fırsat olmuyor… Güzel bir hatırlatma… Teşekkürler!

    Ebru

  4. GÜNAYDIN… :))))

    Böyle şeylere “fırsat” zaten gerekmez…
    FIRSAT SENSİN… Fırsatı aramana ne gerek, bir “GÜLÜCÜK,” 🙂
    tebessüm yeter benim gönlümü almaya…
    Gül ki, yüzünde GÜLLER AÇILSIN.
    Bir GÜLü ver, GÜL yoksa hadi senede GÜLÜVER…
    Hep GÜLmek dileklerimle…
    Sağlıcakla efendim…

    SAVAŞÇI…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir