Anlatmazsam içimde kalacak…
Bir ara kriz yaşamıştık ta bir miktar alacağımız birikmişti ya içerde. İşte o günlerde, yani geçen senenin yaz başı, aradılar. Malumunuz, ben her gün gazete binasına gidip de işi başından aşmış olan abilerimin ayağına dolaşmam boş yere… Telefonda dediler ki;
“Herkes aldı, hadi sen de gel ve birikmiş olan paranı al!..”
Son sene içinde neler değişti. Allah bir daha göstermesin o sıkıntıları, taze paranın kurşunla avlandığı günlerdi… Küçük bir çocuk gibi “aman dikkat et” diye tembih edilerek paramı alırken çocukluğumdan beri koynumda taşıdığım hayalime niyet ettim;
“Bu parayla inşallah bir bahçem olur” dedim. Yüce Rabbim kabul etti duamı, ve bu para daha öylece paketiyle dururken, kısmetim çıktı önüme…
Veli dedenin oğullarının nalbur dükkanına gazetemiz gelirdi ve ben yıllar boyu eğer o yakınlarda isem ve yazımı gazeteye fakslayacaksam onların makinesini kullanırdım… Meğer on gün sonra düğünleri varmış ve nakit paraya çok sıkışmışlar ve de kendi evlerinin bitişiğindeki (içi meyve ağacı dolu) arsayı uzun zamandan beri satmaya çalışıyorlarmış… Bahçeyle birbirimize “ilk görüşte aşık” olduk ve tapu dairesine gidip “nikahımızı” kıydırdık!..
Şimdi ben, böyle bir kriz yaşadığıma nasıl şükretmem, ki bana hayalimi ikram etti…
Bu yaz ise, işte bu bahçeye bir ev kondurmaya çalışmakla geçti zamanım…
İnsan bilmediği işlerle meşgul olurken yeni yeni çok şeyler öğreniyor… Zaten bu yazının konusu da; “nasıl oldu da bir buçuk dönümlük bahçem oldu”nun hikayesini anlatmak değil; bin kere izlediğim çivi deliklerini anlatmak için yazıldı…
-Neyi, çivi deliklerini mi?..
-Evet, üç ay boyunca seyrettiğim çivi deliklerini!..
Usta alıyor bir çiviyi ve el çabukluğuyla hizalayıp, saplıyor bir noktaya ve vuruyor tepesine; dirense de direnmese de giriyor çivi, az veya çok!..
İşte bu kısım çok mühim, dikkat edin; az veya çok ama giriyor çivi… Ki zaten iyi olan da, iyi olmayan bu; yani çivinin girmesi…
Peki çivi yanlış noktaya girerse, veya doğru noktadan girer ama yanlış yöne doğru ilerlerse, veya girerken bir budağa rastlar da yamulursa ne oluyor?..
Çekiyorlar kerpetenle;
Çıktığı yerde kendi boyunca bir delik bırakarak!..
…..
Bir daha da bu yamuk deliğe yeni ve doğru bir çivi çakabilmek, neredeyse imkansız oluyor; vuruyorsun, çivi ısrarla eski delikten gidiyor…
Ahşabın içinde ise bir anlamsız boşluk kalıyor; çürüme, kurtlanma, bozulma ilk önce işte buradan başlıyor!..
Ne dediğimi anlamayan kaldı mı?..
Tahtalarda, çiviler ile çalışılıyor; insanlarda, kelimelerle…
Ahşabın içinde, yanlış sokulmuş çivilerin izleri kalıyor; insanların içinde yanlış söylenmiş sözlerin!…
Ağacı delikler çürütüyor, insanı laflar!..
…..
Bu yazı, sabah çayınız olup uykunuzu açsın dilerim, ve dilerim şifamız olsun.
Hadi bakalım, siz işinize gücünüze başlayın, ben de inşaata gideyim. Hepimize kolay gelsin…
Stop
Muammer Erkul
19 Eylül 2003 Cuma