Ahmet abi taşından nasıl kurtuldu? :)

18.5 milimlik böbrek taşından
7 günde kurtuldu


22 Aralık 2010 Çarşamba

Gazetemizin Tashih Servisi Sorumlusu Ahmet Demirbaş bir hafta içinde böbreğindeki 18.5 mm boyundaki taşı düşürünce doktorları da şaşkına çevirdi.

> Cüneyt Bitikçioğlu İSTANBUL

18.5 milimlik böbrek taşından 7 günde kurtulduGazetemizin Dizgi ve Tashih Servisi Sorumlusu Ahmet Demirbaş (53) bir hafta içinde böbreğindeki 18.5 mm boyundaki taşı çok kısa bir zamanda düşürünce doktorları da şaşkına çevirdi. Bir hafta önce belindeki ağrılar sebebiyle özel bir tıp merkezine giden arkadaşımızı muayene eden Dr. Mucip Oral böbreklerinden şüphelenerek ultrasonla baktı. Arkadaşımızın sol böbreğinde 18.5 mm uzunluğunda ve 10 mm eninde taş göründü. Bu taşın kırılması için hastası Ahmet Demirbaş’ı, Esenyurt Devlet Hastanesine gönderdi. Burada Ürolog Özcan Özsan’ın direktifiyle yapılan 45 dakikalık seansla böbreğindeki taşları kırdıran arkadaşımız evine gitti. Doktorların tavsiyesi üzerine bol bol su içtiğini belirten Demirbaş, şöyle konuştu:

KARA TURP SUYU İÇTİM
“Günde yaklaşık 5 litreye yakın su içiyordum. Ayrıca 1 hafta boyunca bir büyüğümün tavsiyesi üzerine Avokado yaprağı çayı ile kara turp suyuna da devam ettim. Sonra kontrol için hastaneye gittiğimde, doktorlarım hayretle taştan eser kalmadığını söylediler. Doktorlarımın dediklerini harfiyyen uyguladım. Ayrıca, bizler inançlı insanlarız. Peygamber efendimiz üç türlü ilaç kullanırdı. Kur’an-ı kerim veya dua okurdu. Fen ile bulunan ilaçları kullanırdı. Her ikisini karışık kullanırdı. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Kur’an-ı kerimden şifa beklemeyen, şifaya kavuşamaz.) Tam İlmihal Saadet-i Ebediyye kitabında bildirilen duaları ve ilaçları da uygulayarak şifaya kavuştum. Başta doktorlarım olmak üzere, şifaya kavuşmamda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”

http://www.turkiyegazetesi.com/haberdetay.aspx?haberid=472905


BU KISIM GAZETEDE YOK:

—————————————

Taş kırdırmaktan geldiği ilk gün, yazıişlerinde şakacıktan röportaj yapıyorlardı Ahmet abi ile. Bet beniz atmış, rengi ruhsarı solmuş üzerindeki palto Komiser Kolombo’nun paltosu gibi…
Tekrar yazıişlerine geldiğimde baktım, masaya oturmuşlar gene röportaj yapıyorlar. Cüneyt’in elinde kağıt, Ahmet abi konuştukça not tutuyor… Gene şaka sandım ama, bu defa değil…

Bana da yukarda okuduklarınızı anlattı önce. Fakat sonra;
"Aslında başka şeyler daha yaptım ama, yazsam veya söylesem doktorlar inanmaz" dedi…
"Neler yaptın, ben inanırım" dedim…
"Sen sitene koyabilirsin" dedi…
Sonra da bilgisayarını açtı, bir şeyler okudu ve sonra:
"Senin postana da aynısını gönderiyorum, dedi… Nasibi olan bulur, yapar veya seni bulur devamını sorar…"
Sonra da birlikte, aşağıdaki menkıbeyi gönderdik, benim mail adresime:

Hz. Ebu Ma’lek’in kabul olan duası

Cuma, 18 Temmuz 2008

Eshab-ı kiramın büyüklerinden Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) anlatıyor: Ebu Ma’lek (radıyallahü anh) diye bir zat vardı. Tüccarlık yapar; ticaret için uzak bölgelere giderdi.

Yine bir gün ticaret için yola çıkmıştı. Önüne, tepeden tırnağa kadar silahlı bir eşkıya çıktı ve;
"Mallarını alıp seni de öldüreceğim" dedi. Ebu Ma’lek de;
"İşte malım, al senin olsun, beni bırak" dedi. Eşkıya;
"Benim âdetim bu. Hem mal hem can" dedi. Ebu Ma’lek;
"Madem öyle, müsaade et de namaz kılayım" dedi. Eşkıya;
"İstediğin kadar kıl" dedi…
 
MEÇHUL BİR ATLI BELİRDİ!
Ebu Ma’lek, abdest aldı, sonra namaz kıldı; namazdan sonra ellerini açtı ve şöyle dua etti:

"Yâ Vedûd! Yâ Vedûd! Yâ Ze’l-arşi’l-mecîd! Yâ Mübdî, Yâ Mu’îd! Yâ Fe’âlün limâ yürîd! Eselüke bi-nûri vechike’llezî mele’e erkâne arşike ve es’elüke bi-kudretike’lletî kadderte bihâ halkake ve bi rahmetike’lletî vesiat külle şeyin. Lâ ilâhe illa ente. Ya Muğîs, eğisnî! Ya muğîs, eğisnî! Ya muğîs, eğisnî!.."

Bu duasını üç defa tekrarladı. O esnada bir atlı belirdi. Elindeki mızrağı atının iki kulağı arasına yerleştirmiş bir şekilde süratle eşkıyaya doğru yöneldi. Atlı, elindeki mızrağı eşkıyaya öyle bir vurdu ki, anında can verdi. Atlı Ebu Ma’lek’e dönerek;

"Kalk" dedi. Ebu Ma’lek;

"Anam babam sana feda olsun, sen kimsin?" diye sordu. Atlı;

"Ben dördüncü kat gökte bulunan bir meleğim. Sen ilk dua ettiğin zaman göğün kapılarının gıcırdayıp ses verdiğini işittim. İkinci defa dua yapınca gökte bulunan meleklerin feryadını işittim. Sonra üçüncü defa dua edince, bana ‘Bu, sıkıntı içindeki bir kulun duasıdır’ dendi. Ben Allahü tealadan, dua edene yardım ve zalimi öldürmek için izin istedim. İzin verildi ve sana yardıma geldim" dedi.

DOĞRUCA RESULULLAHA GİTTİ
Bu hadiseden sonra Ebu Ma’lek (radıyallahü anh) Medine’ye döndü. Doğruca Kâinatın Efendisinin huzuruna geldi ve başından geçen hadiseyi anlattı. Resulullah efendimiz şöyle buyurdu:
"Muhakkak ki, Allahü teala sana esma-i hüsnayı ilham etmiş. O isimlerle Allahü tealaya dua edilirse, istenen verilir."
Enes bin Malik buyurdu ki: "Kim bir abdest alır, dört rekat namaz kılar ve bu dua ile Allahü tealadan bir şey isterse, sıkıntı içinde olsun olmasın, duası kabul edilir."

Ahmet abi dedi ki:
Seher vakti, ağrıdan kıvranıyorum, çaresizim, abdest alıp dört rekat namaz kıldım ve üç defa bu duayı okudum… Bir de, yüz yaşlarında bir mübarek annemiz var, gözleri pek görmez, onun "beline sarsın" diyerek gönderdiği bezi de sardım, uyumuşum. Sabah kalktığımda, küçük parçalar halinde hepsi düştü, doktorlar da şaşkına döndü…
Allahü teala bütün hastalarımıza şifalar ihsan eylesin, dertlerimizin çaresini kolay buldursun ve her sıkıntıya misliyle mükafatlar ihsan eylesin…

3 yorum

  1. Author

    Geçmiş olsun efendim, Allahü teala sıhhat afiyet versin.
    Ve çok teşekkür ederiz bu duayı bizlerle de paylaştığınız için.
    Bu sayfadan, kimbilir kaç kişiye daha şifâ olacak (inşallah) bu tedavi metodu ve bu güzeller güzeli dua…

    Hicran Seçkin

  2. Çok çok geçmişler olsun Ahmet bey kardeşimize.
    Rabbim çektiklerini sevabına eklesin inşallah.

    Dualarından; müşkül durumda olanlarımızdan, istifade edenlerimiz çok olsun inşallah..

    Saygımla, sevgimle, dualarımla Muammer Erkul ve Ahmet Demirbaş ve de site dostlarımıza selamlar…

  3. Hem okudum, hem de dağıttım bu güzel menkıbeyi, şifa niyetine 🙂

    Ayşe

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir