Eskiden kahramanlık türküleri dinlerken atlarımız kişnerdi, ve sanki serhat boylarında elimizdeki kılıçlarımız parlardı okurken tarihi romanları…
Kılıçlarımız ne kadar bilenmiş, keskin ise o kadar parıldar, ve bu parıltı toprağımıza, inancımıza göz dikmiş düşmanlarımızın gözünü alırdı…
Nasihatlere kulak kabartırdık:
"Rus’tan dost olmaz. Aman dikkat edin, toprağınızı Rus çizmesinden koruyun!.."
Dişlerimiz sıkılırdı bunları duyunca.
Dikilir, belirgince göğsümüzü kabartır ve başımıza bir akıncı sarığı, dilimize bir marş dolardık…
Sonra duyardık; "Bulgar’a güvenilmez, Yunan’a inanılmaz… Bu merhametsizlerin eline fırsat verilmez…
Milletinizi bunların süngüsünden koruyun!"
Öfkemiz burnumuza gelirdi o zaman ve ateş gibi solurduk…
Uyarılar devam eder, tekrarlanırdı kulağımızın dibinde…
Derdi ki bizi sevenler:
"İzm’lere dikkat edin…
Çeşit çeşit akım ve aldatmacalardan…
Ülkeleri mahveden bir yangın olan faşizm belasından…
Din tanımaz bir rejim olan komünizmden… Din adını kullanarak kendilerine iktidar arayan akımlardan… Kan emen bitkiler gibi yükselen anarşizmden… Ateizmden… Ardından her türlü sefillik ve perişanlık vagonunu çeken bir lokomotif olan alkolizmden… Gözü bütün dünyaya bakan emperyalizmden… Maddeye bağlı materyalizmden…
Bütün aşırılıklardan, sapıklıklardan kendinizi koruyun, ailenizi koruyun, yakınlarınızı koruyun, milletinizi koruyun!.."
Nasihat eden kim kaldı ki artık bizlere; para peşinde koşan televizyonlardan başka!..
Eskiden kahramanlık türküleri dinlerken sanki atlarımız kişnerdi, ve tarihi romanları okurken sanki kılıçlarımız parlardı…
Nasihatlere, uyarılara kulak kabartırdık:
Dişlerimiz sıkılırdı bunları duyunca. Doğrulurduk yerimizden, kabartırdık göğsümüzü ve en azından sevdiğimiz bir marşı dolardık dilimize…
Bir zamanlar!
Nasihat edecek kim kaldı ki bizlere?..
Şimdi televizyonda reklamlar; bangır bangır bağırıyor bütün kanallar:
"Ailenizi sivrisineklerden koruyun!"
…..
Bunu duydukça dişlerimiz kenetleniyor, yumruklarımız sıkılıyor, öfkeyle soluyoruz…
Her erkeğin, her ana-babanın bir koruma içgüdüsü var. Ve bu dürtü, bir şeyleri bir şeylerden korumayı emrediyor…
Ve yumruklarımız sıkılı, dişlerimiz kenetli, öfkeyle soluyarak korumaya çalışıyoruz;
Ailemizi, sineklerden!..
Stop
Muammer Erkul
01 Ağustos 2003 Cuma