Dünden beri, orda mısınız?..
Birileri kıştan, birileri işten, birileri mezarlıklara sığınmış ağaçlardan, birileri de ağaçları örten kardan bahsederken de orda mıydınız?..
Her kim, ne yaparsa yapsın, hangi işle uğraşırsa uğraşsın; problemlerin, her zaman kendisinin yanında, yanıbaşında olacağını farkettiğinde orda mıydınız?..
……………
Biliyor musunuz, farkediş, gayet faydalı bir kabulleniştir ki; "hayatı kabul ediş"le başlar… Çünkü ömür, sanki sıkı bir pazarlıktır, bir alışveriştir; verdikçe "karşılık" aldığın…
Yani, hayat; "geri sayım"la başlar!..
En büyük problem; problemlere "esir" olmak…
Hayatı problemleriyle kabul etmek ile, hayatı problem kabul etmek arasında dağ kadar fark vardır…
Dağda ne aradığın, veya o dağda ne bulduğun ile doğrudan alakalıdır tabii ki; o dağı ne dağı olarak bildiğin!.. Yani biri için yakacak kömür olan dağ başka biri için içecek sudur… Biri için meyve olan dağ, biri için av etidir…
Ama aynı dağ biri için de; sadece yokuş!..
Hayatı "problemleriyle" kabul etmek ile, hayatı "problem" kabul etmek arasında dağ kadar fark var, dedik ya… Ve demek istedik ya; hayatın "çözümlerle" şekilleneceğini!..
Sorduk ya hani sonra orda olup olmadığınızı…
Orda olduğunuzu düşündüğünüz an bile bir kaç yangın dolaştı içinizde; farkına bile varmadığınız!..
Halbuki ilk nefesiniz, hayatınızın ilk çığlığıydı… Ve de çok büyük bir problemdi aslında… İçiniz yanıyordu;
Artık, her nefesinizde yanacağı gibi!..
Problemler, insanları "var" kılar!..
Kabul etmek ve çözüm aramak; erdemdir…
Yani bilmek, ama odaklanmamak… Takılıp kalmamak…
Çünkü hayat; çözümler ve çözüm gayretleridir!..
Fare deliğine sokulan değnek gibi düz gidilen yollarda; ilk duvara toslanır!.. Belki de bir fare yolu gibidir hayat; bazen dar ve karanlık… Ama ölüme kadar da hep bir çıkış bulunan…
Yani, zaten "yol" değildir ki; büyük kayaların önünde biten "çizgi"ler… Yollar, kıvrılabilenlerdir; dağların bile çevresinden!..
Anlatabilmişimdir sanırım;
"Ne yaparsam yapayım, problemlerin, her zaman yanımda var olacağını farkediyorum bazen" lafına neden yapışıp kaldığımı…
Anladıkça, aklımız yanıyor…
Çünkü fikir; ciğerdeki oksijen gibi, aklımızda yanıyor!…
Bulmuşluk, bunun adı mı sizce?
Solucan avcıları dağ yelini ne bilsin!..
Stop
Muammer Erkul
15 Aralık 2002 Pazar