(Türkistan Baba’nın evlatları!)
Marangoz Mustafa, Çerezci Erol, Aşçı Sedat, Öğretmen Ayhan, gazete dağıtıcısı Alptekin, İnternet Cafe’ci Ali, Kameraman Halid, Halıcı Mehmet, sucu Rıza, rehber Murat ve ey ağalar, beyler, efendiler!
Hoca Ahmet Yesevi hazretlerini biliyor musunuz? Yani Hazret-i Pir-i Türkistan’ı, yani Hazret-i Sultan’ı, yani Kul Hâce Ahmed’i…
Ahmed bin Muhammed Yesevî; Batı Türkistan’da (şimdi Kazakistan sınırları içinde) bulunan Yesilidir. Yüsuf-i Hemedânî’nin üçüncü halifesi olan Hâce Atâ-i Yesevî bu âleme veda ederken (1194) talebelerine “hace Abdülhâlık-ı Goncdüvani’ye tabi olmalarını” vasiyet eder.
“Sevgili peygamberimizden fazla bu dünyaya nasıl bakarım” diyerek, 63 yaşına gelince bir mezar kazdırıp içine girer ve bir o kadar yıl da burada yaşayarak irşada devam eder.
Hoca Ahmed Yesevi rahmetullahi teala aleyh; ilmin ve doğru inanışın çağlayanı gibidir. Belki on binlerce talebesini belirli hedeflere gönderir. Hak yol olan Ehl-i sünnet itikadını hücrelerine kadar sindirmiş olan bu dervişler, gaziler, alperenler ise emre uyup hep batıya doğru giderler. Kurulmuş bir yaydan çıkan oklar gibi ve bir daha geri dönmemek üzere batıya yürürler. Bir kısmı yollarda öldüğünden; şimdi hemen her ovada, her dağın başında, her kasabada, köyde bir mezar görürüz ve üzerinde “Horasan erenlerinden filanca” diye yazar…
Fakat çoğunun mezarı bile olmaz. Mezara konanlardan bir kısmının ismi bile bilinmez. Bazıları da bir tek isim bırakır sadece geriye, unvansız, sadece bir tek isim; fakat isimlerinin etrafında toplanmış, harelenmiş insanlar bırakırlar…
Şimdi, ismini saydığım veya hatırlayamadığım, bugünün işlerini yapan ey nice kimseler! Misal ki, sekiz yüzyıl önce yaşasaydınız, acaba şimdi hangi işle uğraşırdınız?..
Ya da binlerce kilometre Anadolu’ya yürüyüp; değirmencilik yapmış, hancılık, eyercilik, çarıkçılık, zembilcilik ve daha pek çok işle uğraşmış olan alperenler; günümüzde yaşasaydılar;
..acaba hangi işlerle uğraşırlardı?..
Stop
Muammer Erkul
12 Eylül 2008 Cuma