O gün, sabahın erken saatinde işyerine gelip, masamın üzerinde ve çekmecelerimde ne varsa hepsini bir koliye doldurup üstüne adımı yazmıştım… İşe gelmeye başlayan arkadaşlarla merdivenlerde vedalaşmış… Cağaloğlu’ndan koşarak Sirkeci’ye inmiş…
Bindiğim arabalı vapur beni Harem’e, Harem’de bindiğim otobüs ise Balıkesir’e götürmüştü…
Şu an bile aynen hatırımda Eminönü, Sultanahmet, Topkapı Sarayı’na doğru son bakışım: Vapurun üst güvertesinde, köşede duran can yeleği sandığının üzerindeyim, bir yanda Boğaz, diğer yanımda Marmara Denizi. Sanıyorum ki, hiç dönmeyeceğim!
***
Çırağı bana bakıp kikirdeyen bir berber, uzun saçlarımı yere indirdikten sonra, Çayırhisar Ordudonatım Er Eğitim Alayı’na gidip teslim oldum. Üç gecem orada geçti. Sonra birçok acemi arasından birileri bizi seçti ve 4’üncü İkmal Bölüğü’ne gittim, Kızpınarı’na. Ve hep orada kaldım. Edremit yolu kışlamızla eğitim alanımızın arasından geçerdi. Kızpınarı mahallesinin evleri tel örgümüzün hemen dışındaydı…
Ah güzel şehir uzağım artık sana. Rabbim inşallah sende gömülmeyi nasip eder bana.
Tam bir sadelik hakimdir o şehre…
Huzur vardır..
Selametle
OSMAN ÇELEBİ
Dile kolay tam 19 ay gençlik yıllarının geçtiği askerlik günleri unutulmayacak arkadaşların ve dostlukların başladıgı Peygamber ocağı yıllar geçse de dostlar birbirlerini 23-01-2009 tarihinde iki güzel kardeşimi buldum. İnşallah bır daha kaybetmemek umuduyla, kalın sağlıcakla…
ÜMİT ÖZBEK