Balıklar ve alıklar(!)
(Hiç balık gördünüz mü?..
Peki, gördüğünüz o “BALIKLA-KENDİNİZ” arasında bir benzerlik sezdiniz mi?)
…………
Çoğu zaman, oturup bir akvaryumun başına, saatlerce balıkların “aptallığını” seyrederim, ki şu balıklarda “hatırlama kabiliyeti” yok sanki!.. (Bilim adamları da balıklardaki hafızayı ancak saniyelerle ölçebiliyormuş zaten.)
Bunlar bir yana da, size işin komik tarafını anlatayım:
…..
Ben, akvaryumun başındaki koltuğa yalnız başıma oturmuşum ve kıpırdamadan duruyorum… Bir balık yaklaşıyor, yaklaşıyor ve belirli bir mesafeye geldiğinde bir bakıyor ki; BEN!.. Ödünün koptuğunu filan zannedip, öyle bir kaçıyor ki; arka camdan çıkacak sanırsın!..
(Kendimi kötü hissetmeme gerek yok elbette; o, balığın kendi görüşü!..)
Sonra… Beş, belki de on saniye sonra;
Ben, akvaryumun başındaki koltukta yalnız başıma ve kıpırtısız oturmaya devam ederken; aynı balık, aynı taraftan, aynı istikamete doğru geliyor gene… Bir elinde simit, diğer elinde sigara, ve dudağında bir şarkı; “Ayyagındaa gunduraa, yargeeelir duuraa duraa!..”
Fakat aynı noktaya geldiğinde gene bir bakıyor ki; BEN!.. Yine ödünün koptuğunu filan zannedip, öyle bir kaçıyor ki; arka camdan dışarı fırlayacak sanırsın!..
(Balık salak!.. Ben niye üstüme alınayım ki?..)
Sonra… Beş, belki de on saniye sonra;
Ben, akvaryumun başındaki koltukta yalnız başıma ve kıpırtısız oturmaya devam ederken; aynı balık, aynı taraftan, aynı istikamete doğru geliyor gene… Bir elindeki simit iki ısırık azalmış, diğer elindeki sigara iki nefeslik kısalmış. Deminkini unuttuğu için dudağındaki şarkı değişmiş sadece; “Ttakmış kolunaa elinadamınıbeni ortayerimden çatlatıyor, ağzında sakız şişirip şişirip…”
Fakat aynı noktaya geldiğinde gene bir bakıyor ki; BEN!.. Yine ödünün koptuğunu filan zannedip, öyle bir kaçıyor ki; arka camı delip geçecek sanırsın!..
(Hayır, kesinlikle komplekse filan kapılmıyorum, çünkü problem bende değil, balığın kafasında!..)
Sonra… Beş, belki de on saniye sonra;
Ben, akvaryumun başındaki koltukta yalnız başıma ve kıpırtısız oturmaya devam ederken; ve gene aynı balık, gene aynı taraftan gelirken… Elindeki simit iki ısırık daha azalmış, ve diğer elindeki sigara iki nefes daha kısalmışken… Birazdan “gene ANSIZIN” beni görecek, ödünün koptuğunu filan zannedecek, can havliyle kendini arka cama doğru fırlatacakken… Ve ben ona bakıp bakıp; “problemin elbette bende değil de balıkta olduğunu” düşünecekken… Birden bire hatırlıyorum ki;
KOOSKOCAMAN BİR AKVARYUMUN İÇİNDEYİZ!..
…..
Elimizde, ısırmakta olduğumuz bir simit ile emmekte olduğumuz bir sigara… Dudağımızdaysa şarkı filan yok… Yine aynı taraftan gelip, yine aynı istikamete doğru giderken, yine aynı noktaya geldiğimizde, bir de bakıyoruz ki; akvaryumumuzun başında, hiç “KIPIRDAYAMAYAN”, hem de TEK KOLTUKTA oturan ÜÇ ADAM!..
…..
Aklımız başımızdan gidiyor (YİNE)… Ödümüzün koptuğunu sanıyoruz (YİNE)… Korkudan, paralanırcasına arkaya doğru fırlıyoruz (YİNE)…
…..
Üç adam, yine hareketsiz duruyor. Birinin, sadece dudağının bir kenarı, sanki sırıtır gibi kıpırdarken, diyor ki:
“Elbette bizde bir problem yok… BALIK SALAK!..”
Sonra… Beş, belki de on saniye sonra;
Ben, akvaryumun başındaki koltukta yalnız başıma ve kıpırtısız oturmaya devam ederken; aynı balık, aynı taraftan, aynı istikamete doğru geliyor gene…
Biraz sonra gene “ANSIZIN” görmek için beni…
Ve yine zannetmek için, koptuğunun ödünü…
—————————————————–
Binyılın dalaşı
(Yerimiz yetseydi ve hiç birinizin sıkılmayacağını bilseydim, böyle parça parça değil de, otuzunu birden yayınlardım bu yap-bozun ve kafamdaki resmi gösterirdim size…)
-ALTI- Hangi “bir”lik?..
Geçen gece televizyonda bir “meczup” buyurdu ki;
“Türkiye, bu savaşta Avrupa destekli Amerika’ya yardım ederse, Avrupa Birliği’ne girme ihtimali kuvvet kazanır” imiş!..
“Yavrum” bilmemekte ki; ben, şu Avrupa Birliği hikayesinin nihayete erdiğine sevinmekteyim…
Çünkü yakında, havadaki sisler biraz dağıldığında… Ve herkesin elindeki bütün yumaklar sarıldığında ortaya çıkacak ki;
Meğer “Avrupa Birliği”ne üye olan ülke sayısı kadar, Avrupa “BİR”liği fikri taşıyan ülke varmış!..
…..
Birlik; “BİZ” FİKRİNDE birliktir…
Göreceksiniz ki, bunların tamamının, “BİZ” içinde “BİR” olma fikrine kelle koydukları çıkmak üzere ortaya!..
…..
“Yatsı” vakti yaklaştı;
Mumları sönmek üzere olan yalancıların, boşuna tutuşmuyor etekleri!..
Stop
Muammer Erkul
27 Eylül 2001 Perşembe