Sen beni, ben de seni… Biz, birbirimizi uyarmazsak; kim uyarır ki bizi?
Öyle değil mi?
Ben, hep seviniyorum; hataları "sevdiklerimin yanında" yaptığımda, biliyor musun?..
Çünkü sevdiklerim, beni uyarıyorlar… Çünkü sevdiklerim, beni uyaranlardır…
Sevdiklerin de; seni uyaranlardır!
Beni sevenler; beni uyaranlardır…
Seni sevenler de, seni uyaranlardır!..
Hadi gel, biz de her uyarıdan; bir sonuç çıkaralım…
Birilerinin işidir sanki sevmenin tarifini yapmak. Bazılarıysa, sadece "tarif" yapmayı iş edinmişlerdir; kitaplar, kitaplar, kitaplarla… Sazlar, sözler, edebiyatlarla… Da;
Nedir sevmek?..
Sevmek; bir insanı sadece "bir insan olduğu için" sevmek… Ona acımak… Onu, içinde bulunduğu kötü durumdan kurtarmak için, her an; "kılını kıpırdatmaya" hazır beklemek…
…de demek değil mi?..
Görmemezlikten de gelemezsin ki artık; bir çocuk kadar saf ve doğal, dümdüz ve dolambaçsız baktığın zaman!..
"Aman, giyinin, dersin… Sayın kral; sokağa elbiselerinizi giymeden çıkmışsınız… Lütfen geri dönün ve giyinin… Yoksa bu halde herkese rezil olacaksınız!.."
Anlatabiliyorum, değil mi?..
Büyükler, boşuna mı diyor: "Aman yavrum, ateşe yaklaşma!.. Aman evladım, yoksa yanarsın!.."
Hangi yürek dayanır, süt kuzusu bir tenin sobayı tutmasına?.. Analar, bizden de çok döker gözyaşlarını; ağlayışlarımıza!..
Sor kendine, şunu sor: Bu, beni seviyor mu?..
Seviyorsa; yanlışı diyen dildir, gönül doğrulardadır… Dil sürçmesi düzelir, niyet yanlış değilse!..
Şimdi; sen beniii, ben de seni…
Yani biz, birbirimizi uyarmazsak; bizi kim uyarır ki yanlış yaptığımızda, yoldan saptığımızda?
Öyle, değil mi?..
Stop
Muammer Erkul
16 Ocak 2003 Perşembe