Bir gün sen de…
Folluk bulamayan tavuklar gibi dört dönersin bahçelerde;
İçinde, dökemediğin acılar!
Bir gün sen de…
Kalemlerin yazmazıyla ve kağıtların yazılmazıyla cebelleşirsin;
..kan ter içinde kaldığın kâbuslarındaki gibi!
Merak ederim…
Kafasını yan yan çevirip bakan sarı civcivler gibi saf saf bakarım yarınlardaki halceğizine;
..bugünden!
…..
Bir gün, senin de; düğmesine bastığın her zilden önce, ziller çalar içinde!
Bir gün sen de…
Yuvaları tilkiler tarafından çalınmış kuşlar gibi kalırsın havada; yorgunluktan titreyen kanatlarınla!..
Bir gün sen de, ve bir gün sende de, ve bir gün seni de, ve bir gün sana da…
…..
Her “bir gün” gelir bir gün…
Farkına varmadan!
Bir gün senin de göklerinde ötüşür göçmen kuşlar…
Sonra sarılır bulutlar dantel dantel, asılır boşluğuna; gök yarılmadan başına!
Bir gün senin de, gözyaşlarıma gülen gözlerin ıslanıp, göremez olur karşısında kendisine gülen gözleri!
Bir gün sen de;
“Bir gün sen de”leri sıralamaya başlarsın ben gibi…
Tutmayan el tutulmaz!
Yarın, elbet; bugündür…
Yani, ektiğini biçeceğin tarlandır yarın; gülüşünü, yüzünü, içini, niyetini, istikametini gösteren aynandır karşında!
Veya…
..unuturuz ardımızda kalanı…
..unutmak, çoğu zaman işimize gelir aslında fakat, unuttuklarımızı bilir, unutmaz ve önümüze getirir;
Münker ve Nekir!
Stop
Muammer Erkul
21 Ekim 2005 Cuma