Bir ibretlik hikaye [28 Haziran 2013 Cuma]


Anlatılır ki; adamın biri, yaptırdığı çeşmenin kitabesine “Her kula helal, Müslümana haram” yazdırmış.
Bunu okuyan Bursa ahalisi kadıya şikâyete koşmuş.
Adamı bulup getirmişler. “Bilmez misin fitne çıkarmak en büyük suçtur?” Diye hesap sormuşlar.
“Yazdığımın doğruluğunu belgelerim, fakat sultanın kendisine” demiş adam!

Kısa zaman sonra huzura alınınca, istediği şu olmuş:
“Herhangi bir havradan, herhangi bir zamanda, herhangi bir hahamı tutuklayın Padişahım, bakalım bir haftada neler olacak.”

Haber duyulduğu anda bütün Yahudi ve azınlıklar bir olmuş ve “Ne bu zulüm, neler oluyor, din adamımızı neden tutuklarsınız, biz ona kefiliz” diye feryada başlamışlar. Komşu hükümdarlar bile elçiler, mektuplar yollamış.
Bir hafta sonunda serbest kalmış haham.
Bu defa da teşekkürler, minnetler, hediyeler uçuşmuş…

Aynı denemeyi, yine sıradan bir Hıristiyan papazda tekrarlamışlar.
Aynı şeyler tekrar yaşanmış, memleket ayağa kalkmış…

Son olarak: “Padişahım, demiş o çeşme yaptıran hayırsever vatandaş. Şimdi ise sıra, payitahtın en sevilen âliminde…”
Başkent Bursa’nın kalbi hükmündeki Ulu Cami’de, hem de tam Cuma hutbesinin ortasında tutuklamışlar çok kıymetli bir zatı. Fakat cemaatten; “bari hutbeyi bitirseydi” diyen bile çıkmamış…
Arkasından giden, akıbetini merak eden olmadığı gibi:
“Biz de onu adam bilip hoca bellemiştik, acırız ardında kıldığımız namazlara” diye hayıflanmalar başlamış!..



Aradan bir hafta geçince:
“Ne olacak şimdi?” demiş Padişah.
“Bu âlimi serbest bırakıp helallik alalım Sultanım” demiş adam. Demiş ama;
“Böyle cemaate su helal edilir mi?” Diye sormayı da ihmal etmemiş. Rivayet o ya, Padişah ise;
“Sadece su değil, hava bile haram onlara, hava bile!” Demiş…



Yüzlerce olay ve kişi adına ayağa kalkılan bu ülkede, aslî unsurumuz olan Sünnî Türklerin acıları için kaç meydanın doldurulduğunu gördünüz?

Fakat ümit edilen şudur ki; bir ibretlik hikâye, pek çok gözü açabilir!

Stop
Muammer Erkul 
muammer.erkul@tg.com.tr
28 Haziran 2013 Cuma

 

5 yorum

  1. Hadislere temasınız, çok ince dokunuşlarla bir zarafet zenginliği katıyor. Maşşallah Efendim. Sizi seviyoruz… Allah için…
    Güllaç

  2. Halbuki tam da “müslüman” olanın vefâlı olması gerekmiyor muydu? Halbuki tam da “müslüman” olanın kötü zanda bulunmaması gerekmiyor muydu? Hele hele de böylesine büyüklüğü, tabiri caizse, tescilli birisine karşı!.. Ama gayri muslimler kendi büyükleri için böyle davranırken müslümanlar tam tersi! Yapması gerekenlerin tam tersini yapma hastalığına mı tutuldu bu millet acaba?
    Hicran Seçkin

  3. Devamı…
    Evinin-ocağının en ücra köşesine kadar girmiş olan huzur, refah, bolluk, bereket… (girmedi diyenin o zaten görmeyen iki gözü önüne aksın mı!?) “kimin” “neresine” BATTI, Allah aşkına? Hem de öylesine derinlerine girmiş ki o batanlar; “O gitsin de, kim gelirse gelsin!” diye bi’yerlerini yırtmaktan çekinmiyorlar! Soruyorsun “tamam gitsin. Ama kim gelsin” diye. “Kim olursa” diyorlar ya, “kim olursa”! Yani Lenin’e de razılar, Stalin’e de, ülkemizde yaşamış bilumum benzerlerine de; “yeter ki Tayyip gitsin”miş! Al istediğin olsun, sok bi’yerlerine derim, hiç acımam! Ama kurunun yanında yanacak yaşlara yanarım!..
    Onca yedirdiklerinin üstüne bu insanı da yedireceksen eğer kudurmuşlar sürüsüne… Bir tek su değil, hava da haramdır herşey de revadır sana ey şanlı olduğunu “iddia eden” Türk/müslüman milleti!

    Hicran Seçkin

  4. Devamı…
    Sevgili Başbakanımızın muhterem eşine, o güzel hanıma bile dil uzatılmış ya bu pislik hengamede!.. İnanın kendi anneme sövülmüşten beter olmuştum. Bunun için, bu insan değil hayvandan bile aşağı varlıklar her söze layıktır diye içimden geçenleri ben de yazdım. Hepsini yazmadım tabi ki!..
    Allahu teala elimizdeki nimetleri almasın, huzurumuzu bozmasın…
    Kalemine yüreğine sağlık. İnşallah uyandırır birilerini, sonu felaket olan gidişten döndürür…
    Hicran Seçkin

  5. Maalesef bu onmaz bir yaramız ağabey. Bütün dinlerin içinde müslümanlar, müslümanların içinde de sünni itikatta olanlar bu şekilde hareket ediyor. Bu hakikaten anlaşılmaz bir gaflet mi desem, vefasızlık mı. Bindiğimiz dalı kesiyoruz fakat, hakikat bu.

    ALPEREN

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir