Bir küçük çakıl taşı [15 Eylül 2002 Pazar]

Her yaratılmışın kabiliyeti ayrıdır, öyle değil mi?..
Mesela, bir kedi eğer derse: "Karanlığın içinde tuhaf şeyler oluyor!.."
Veya bir çoban köpeği; "şu istikametten filan kimse geliyor. Kokusunu duyuyorum, yarım saat sonra burada olur" diye mırıldansa…
Yahut bir kör yarasa, elinden tutmuş ve seni büyük bir hızla havada uçururken, aniden dönüp;
"Ohhh, diye solusa… Dönmesek çarpacaktık!.."
Bir hamamböceği deliğinden fırlayıp;
"Çabuk, çabuk, diye telaşlansa… Sen de kaç deliğinden dışarı. Az sonra toprak sallanmaya başlayacak!.."
Veya güneşli bir havada ansızın, serçeler bir ağızdan bağırmaya başlasa: "Kaçın, fırtına geliyoor… Kaçın fırtına geliyoor!.."
Bütün bunlara sence "ukalalık" denir mi?.. 

Her yaratılan farklıdır…
Ve her göz farklı açıdan baktığı için; bir diğerinin göremeyeceği noktaları görebilir!.. 

Bütün bunlara rağmen… Bütün bunları görebilme, düşünebilme, söyleyebilme ve yazabilme kabiliyeti ihsân edilmiş olan bir kişi de kim bilir belki, kendi farkında olmadan ve de istemeden, ukalalık yapmaya (bile) başlamış olabilir…
İşte şimdi; bir sivri taşın… Tam da bu vakitte… Ve de yolun, tam da bu noktasında "neden" beklemekte olduğunun sırrı da çıkar ortaya!.. 

Herkesin ve herşeyin vazifesi farklıdır!..
Bir çeşme alnı için inceden inceye işlenip şiir gibi yazılmış taşla, bir kale burcu için kesilmiş taş biribirinden farklı hizmetler beklenerek konulmuştur yerine…
Ve bazen… Şu dağlardaki en iri kaya, becerebilemez; yolun tozu arasında görünmeyecek kadar küçük bir çakıl taşının başardığını!.. 

Anlaşabiliyoruz,,, ve biribirimizin dilini çözebiliyoruz, değil mi?
İnan ki sen harikasın;
Çünkü "battın" ayağıma!..
Hemen ardından aynaya baktım, ve;
"Heeey, dedim… Günaydın!.." 

Günaydın, "söyleyen" adam!..
İyi ki sana da "söylenebiliyor olmasından" şikayetçi değilsin…
İyi ki "duymayı" seçiyorsun… İyi ki "dinlemeyi" tercih ediyorsun… İyi ki "anlamayı" istiyorsun… İyi ki, iyi ki; doğru olan her kimden ve nerden gelirse gelsin, boyun büküp, kabûle gayret ediyorsun…
…..
Bunların birer "meziyet" olduğunu bilmiyordun, değil mi?..

Stop
Muammer Erkul
15 Eylül 2002 Pazar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir