Hepimiz, birer mektubuz, bir diğerine…Yahut, her bir mektup; birer biz!..
Yani şimdi, avucumdasın…
Ha birkaç sayfa kâğıt, ha bir muhabbet kuşu!..
..değilsiiin. Bu, sensin!..
Diyorsun ki:
“Benden kilometrelerce uzaktaki arkadaşlarıma bile anlatmaya başladım. Benden şikayet dinlemeye alışkın arkadaşlarım, şaşkındı. Çünkü onlara, mutluluğumun sebeplerini anlatıyordum…
Dayanamıyorum. Onların da, ve hiçbir arkadaşımın; elimin yetiştiği, sesimin ulaştığı hiç kimsenin benimkilere benzer acıları çekmesini, aynı bunalımları yaşamasını istemiyorum.
Geçen yılki günlüğüme; “ben ilaç kullanmadan yaşayamam” notunu düşmüş olduğumu gördüm. Şimdi öyle düşünmüyorum elbette…”
Hepimiz, birer mektubuz bir diğerine… Yahut, her bir mektup; birer biz!..
Öyleyse, acaba sûretlerimizi mi uçurmalıyız, sürüdeki kuşlar gibi; konsunlar diye tek tek yeni bir evin penceresine?..
Cevaplar; henüz mektup “yazılırken” bekleniyor aslında… Duyacaklarını da seziyorsun; kime, ne yazacağına karar verirken, değil mi?..
Sen, benden;
Sen, benim bitanemsin, dememi duymak istiyorsun… Ve sonra da, şöyle devam etmemi:
Yok, daha da önemlisi ne, biliyor musun?..
Sen, “SENİN” bitanensin!..
Başka sen olsa idi, birini ziyan edebilirdin belki, ama; sen bir tanesin…
Sen, bir tanesin…
Sen;
Bir tek tanesin, bitanem!..
Lütfen, sakın tartışma, insanlarla konuşurken. Sen, “bir tane” olduğun için tartışma insanlarla; bir tane’nin rendelenmesine izin verme!.. Tartışma, bitanem.
Ve onlara, çok da fazla bilgi yüklemeye çalışma… Önlerine koy, ve bırak; ki, kendileri alabilecekleri kadarını alsınlar. Usuul, usul… İçebilecekleri kadarını içsinler; su gibi!..
Hepimiz, birer mektubuz, bir diğerine. Yahut, her bir mektup; birer biz!..
Hepimiz birer baston, koltuk değneği, hatta birer protez bacağız bir diğerine; sevdiklerimiz yolda kalmasın diye!..
…..
Sevmek; uzun yolda belli olur, değil mi?..
Stop
Muammer Erkul
27 Mart 2003 Perşembe
Bastonum… 🙂
GÖLÇİÇEĞİ
Ya baston kırılırsa?
Kırılmasın diye pamuklara sarar öyle kollar gönül…