Buyurun, eşek arıları [01 Temmuz 2004 Perşembe]

Her lisan, milletinin dili gibidir.
Belki bu yüzden "dil" de denir lisanlara…

Hep duyarız, hatta söyleriz. Peki ama hiç "eşek arısı sokmuş dil" gören var mı aranızda?..
Ben de görmedim… Ama, eşek arısı sokmuş dil, sanırım şişmiştir ve ağızda zor dönüyordur… Dayanılmaz acılar içindedir… Kısım kısım morarmıştır… Belki kan da sızıyordur birkaç yerinden…
Ben görmediğim için ne desem yalan olur. Ama, eşek arısı sokmuş dil,,, sanırım Türkçeye benziyordur!.

Her lisan, kendi milletinin dilidir, değil mi?..
Dili olmadığında konuşamaz insan. Kendini besleyemez, yutkunamaz bile o kişi… Hazmı bozulur, sağlığı gider. Ve ne düşünürse düşünsün; ifade edilmemiş güzellikler iki kuşak ötelere gidemez… Ve düşündüğünü aktaramayanlar, aktarabildikleri kadarını düşünmeye başlarlar!..
(Bunlar ne acı gerçekler!..)

Edebiyat; "edep" kökünden gelmedi mi bize kadar?..
Öyleyse,,, vahhh bize; ki biz, acaba ne göndereceğiz, bizden sonrakilere…
…..
"Oohaaolmuş" genç kızları seyrederek "çüşşoluyor" genç kızlarımız…
"Aadabaah" diye şaşırıyoruz artık, beğenilen dizileri seyrede seyrede; sevgililer "Lan Jale" olalı beri!..
Nerdesiniiiz, eşek arıları?..

"Bir bahar akşamı rastladım size, sevinçli bir telaş içindeydiniz.
Derinden bakınca gözlerinize, neden başınızı öne eğdiniz?.."(*)
Böyle derdi bizim ağabeylerimiz, âşık oldukları vakit… Şimdi, ablaların her cebinde bir mobayl(2), pek çoğu da sanal âlemde!..

Merak ettim, bakmak lazım; acaba Türk dili ilgili kurumlar veya koruma kanunları yok mu? Varsa ne iş yaparlar, hangi işlere yararlar acaba?.. Reytingi(3) tavana vuran programlarda "ooha olmuş" kızları seyretmekteyken millet?..

Nerden girdim bu konuya sabah sabah, ben de bilmiyorum! Ama, ibretlik bir hikaye anlatayım da, kahrolun…
Bir uzmana soruyorlar. Diyorlar ki:
"Biz neden hâlâ, bazı sesleri yazmak için iki harf kullanıyoruz, ve hatta bazılarını üç harfle ifade ediyoruz?" Diyor ki eloğlu:
"William Shakespeare’i nasıl okuyacağız peki?.."
…..
Dedelerinizin mektuplarını siz anlamıyorsunuz ki, torunlarınız okusun… Peki, şundan emin misiniz;
Babanızın sözünü anlayabilecek mi çocuklarınız?..
Yani, sizin hangi satırınızın ömrü kaç sene?..
Yahut; başı ve sonu olmayan bu rayda, nereye gidiyor bu tren?..
…….
(1) Televizyon Türkçesi tercümesi:
-Ölüyom sana lan Jale…
-Ooha oldum yani…
-Adabah!..
-Oldu. Gözlerim doldu!..
(2) Bir yere bağlı olmayan seyyar/gezici telefonlara söylenen mobil ifadesinin son hali… (Not: Bunları biliyor olmaktan ve bu açıklamaları ben yapıyor olmaktan gerçekten utanç duyuyorum…)
(3) Reyting’in Türkçe olarak kelime karşılığını bilmiyorum. İngilizce olarak doğru yazılışını da bilmiyorum. Bu ve benzerleri Güncel Yazım Kılavuzu’nda, İmlâ Kılavuzu’nda, Büyük Lügat’te ve Türkçe Sözlük’te ise yazmıyor…)

Stop
Muammer Erkul
01 Temmuz 2004 Perşembe
 
 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir