Çiçek yağmuru [26 Mart 2004 Cuma]

Hatırla;
Tanıştığımız ilk bahar, ne güzeldi…
Hatırlamıyorum; ilk bahar mıydı, yoksa son bahar mıydı o bahar…
Ama hatırlıyorum; bir bahardı…
Çünkü çiçek tarlası gibiydi içim, ve çiçek açmıştı yüzün ve saçlarında da çiçekler vardı…
Çiçek yağıyordu ya başımıza…
Onun için diyorum; bahardı…

Hatırlıyorsun, değil mi;
Martılar bile pembeydi o gün, nasıl olduğunu anlamasam da hâlâ!
Sense gülüyordun bana, gül yaprağı dudaklarınla…

Kızkulesi; gerinen bir gölün kenarına çökmüş, esneye esneye ve bezgin bezgin çamaşır yıkayan şişman kadınlara benzemiyordu o sabah…
O gün Kızkulesi, dalgaların ucundan ucuna seken bir ceylana benziyordu. Ya da her adımında yeleleri titreyen bir tay, veya kocaman, beyaz bir deniz atıydı sanki!..

Penceresi olmayan bir oda gibi; içime bakmam mümkün olmazdı belki de, sen olmasaydın…
Ağzı olmayan bir kuyu gibi kovalar salınamazdı içime ve bir damla su veremezdim dışıma!..
Sen olmasaydın, belki o pembe bahar da olmazdı; veya o bahar olmasaydı sen olmazdın, kim bilir!..
…..
Ama oldun artık, ve doldun içime…

Tanıştığımız ilk bahar, ne güzeldi değil mi?
Pek hatırlamıyorum ama, sanırım ilk bahardı o bahar. Çünkü sarmaşık güller gibi dolanıyordu parmakların, koluma… Çünkü çiçek tarlası gibiydi içim… Çünkü çiçek açmıştı yüzün ve saçlarında da çiçekler vardı çünkü…
Çünkü çiçek yağıyordu başımıza…
Onun için diyorum; bahardı…
…..
(Not: Bu yazı, devamında kendi baharınız anlatılıyor…
Benim ise bilmem mümkün değil sizin baharınızı. O yüzden hissedin yeniden ve yazın, okuyun…
Baharınız bol olsun; sakın kaçırmayın içinizden!..)

…………

DERKENAR (Edebiyat, Kültür, Sanat Dergisi)
Ocak-Şubat sayısıyla yeni çıktı. Sevdim onu. Klasik ve sevimli ve zorlamasız; edebiyattan hoşlananların gönlüne girecek gibi. Biraz tanıtım ve ısrar lazım… Nazım Hikmet ve Necip Fazıl’ın resimlerinin ise derginin sayfaları kapandığında öpüşecek şekilde konması ilginç geldi… 0536.5119902 derkenardergi@hotmail.com
…..
İÇİMİZDEKİ İNCİ TANECİĞİ
Zulmün altında kesişen yollar. Yaşamanın her gün daha da zorlaştığı 1980 ortalarında Bulgaristan ve kaybedilmemesi gereken umut!.. Eski bir Türk öğretmen, sürgün ve gerçek bir Belene mahkumu olan Ömer Osman Erendoruk’un kaleminden. Roman. Samanyolu Yayıncılık’tan. 0212.5198374
…..
TARİHİMİZDEN YAŞANMIŞ ÖYKÜLER
Bütün çocukluğumuz ve sonraki yıllarımız onun kitaplarını okumakla geçti. Eğer o yazmasaydı kendi tarihimizi acaba bu kadar erken ve bu kadar çok sever miydik, bilemiyorum. Ne yazarsa yazsın, ben Yavuz Bahadıroğlu’nun “tarih” yazmasını seviyorum. Bu kitapta da tarih var, tarihimiz var; Malazgirt’ten Çanakkale’ye, Molla Gürani hazretlerinin kızılcık sopasından, Yavuz Sultan Selim Han’ın sırtındaki aslan pençesine, 60 kadar tarihi hadise anlatılıyor. Nesil’den çıktı. 0212.5513225

Stop
Muammer Erkul
26 Mart 2004 Cuma

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir