Çok yaşamanın sırrı [09 Ocak 2009 Cuma]

(Çok daha uzun süre hayatta kalmanın sırrını gerçekten fark ettim galiba!
Bunu size de söylememi ister miydiniz?)

Bir ölümcül hastaya; “sağlıkla geçireceğin altı ayın olsa ne yapardın” diye sorulsa cevabı ne olurdu?..
Bu bilmeceden de kolayı şu: Allah göstermesin, ama varsayalım ölümcül hastalığı olan sizsiniz! Ve son anda, sanki bir ikramiye gibi, size; “tamamen sağlıklı olarak geçirebileceğiniz bir sene” bağışlansa ve bu durum da size bildirilse…
Bu bir seneyi nasıl kullanırdınız?
İşte bu sorunun cevabı; uzun yaşamanın, yani ömrünü uzatmanın da sırrıdır!..

Öleceği kesin birini misal vermiştik ya; o kişi ben’im mesela veya sensin, yahut başkası! Zaten, “öleceği kesin olmayan” bir âdemoğlu, bir tek tane mahlûk göstersenize bana!..
Şimdi soruya dönelim:
Öleceği kesinleşmişken, bir yıl daha ve hem de sağlıklı yaşayabilme “ikramiyesi” kazanmış adama, “bu bir yılı nasıl kullanacağı” sorulsaydı, acaba;
“-Gündüz, televizyonda üç saat evlendirme programı… Akşamüstü iki saat yemek programı… Sonra üç saat yarışma, ardından film ve son olarak da varsa spor, yoksa paparazzi dedikoduları izlerdim!..” Diyebilir miydi gerçekten?
Veya tam da ölmek üzere olan bir kadına; “son kırk senende ne yaptın” diye soracaklar. Sorunun cevabını da istatistik yapan kurumlar verecek:
“Televizyon seyretti, hem de 40 yıldır ve hem de şu, şu, şu kanalları!..”

Şimdi elinizi vicdanınıza koyarak bana söyleyin:
Bu yazımız tarihe geçmez mi?
Kanepesinin, televizyon karşısındaki kısmı artık oturmaktan delinmiş olan kimsenin son 40 yılıyla;
…kitaplarının, çarşı esnafının, öğrencilerinin, müşterilerinin, akrabalarının içinde
“y-a-ş-a-y-a-n” birinin 40 yılı aynı uzunlukta mıdır?
Hayat çok güzel, artık yaşamaya var mısınız?

Stop
Muammer Erkul
09 Ocak 2009 Cuma

7 yorum

  1. Keşke bu dediğinizi yapabilsek, bir gün herşeyin biteceğini vaktin kıymetli olduğunu, boşa harcamamak gerektiğini akılda tutabilsek de ona göre davransak…
    Geçmişe dönüp dönüp şu yaşımda olsam tekrar neler yapmam ki, demeyi iyi biliriz ama bugünün de geçmişte kalacağını hiiç hatırımıza getirmeyiz… Bugünü de ilerde özlemle anmak üzere harcar gideriz…

    “Hayat çok güzel, artık yaşamaya var mısınız?”
    Biz toplum olarak bu tv hastalığımızdan kurtulamazsak; birileri yaşar bizlere de ancak izlemek kalır!..

    Umarım yazınız; “seyirci” konumundan “YAŞAYAN” konumuna geçmemize vesile olur!..

    Sevgiyle…

  2. Author

    O soruyu bana sorsalar, (Gece gündüz Mektubat okur veya dinlerdim) derim.
    Niye mi?
    Çünkü Mektubatı en az birkaç defa okumayan bir kimse, tam ve bid’at itikatlardan arınmış tertemiz bir imana kavuşamaz. Çünkü bu kitap tasavvuftan ziyade kelam kitabıdır.
    Bilmem haksız mıyım?

    ABDÜLLATİF UYAN

  3. Öyle hızlı akıp geçiyor ki zaman.
    Geriye dönüp baktığımda “vay canına” demekten kendimi alamıyorum…
    Vaktimizin kıymetini bilip, Ahiret azığımızı toplama bilinciyle geçen saniyeler diliyorum…
    Selam ve dua ile…

    HÜMEYRA

  4. ABD’de sivil toplum örgütlerinin başlattığı “TV Turnoff Week – Televizyonları Kapama Haftası” etkinliği vardır. Geçen yıl “Televizyonu Kapa, Hayatı Aç” adıyla ülkemizde de yapılmaya başlamıştı.

    “Çocuğunuzla Birlikte Televizyondan uzak 365 Etkinlik” adında bir kitap da vardır. Kitapçılardan ya da Internet’ten bulabilirsiniz.

    Ayrıca, bir Müslüman için hayatın kendisi zaten bir kitaptır 🙂

    BİLAL

  5. Güzel ülkemde dinimin gerçeklerini doyasıya sevgiyle huzurla mutlu olarak sevdiklerimle beraber ülkeme faydalı bir şekilde geçirmek öldüğümde vicdanım rahat olarak arkamdan dua ettirerek geçirmek isterim şu an yaptıklarımın daha çoğunu yapabilmek çocukları hasta ve yaşlıları doslarımı akrabalarımı hep mutlu etmek isterim…

    RABİA

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir