Değersizlik hastalığı [15 Mayıs 2008 Perşembe]

(Bu yazı, pek çok olaya bakışınızı değiştirecek!)

Yıllar önce bir öğrenci grubunun fotoğraflarını çekmiştim. Bunları tab ettirdikten sonra suratları saydım, bir kişi eksikti… Sonrakini saydım, yine eksik çıktı. Hepsini saydım hepsi eksikti, fakat dikkat edince fark ettiğim gerçek beni şaşkınlık içinde bıraktı.
Arka sıradakilerden birinin yüzü her karede, hemen önündeki arkadaşının başı arkasına saklanmıştı! Hâlbuki ben deklanşöre her basacağımda; “herkes kameraya baksın” diye seslenmiştim…
Fotoğrafları götürdüğümde, sınıfla ilgilenen öğretmene durumu fısıldadım. Yakın plan görüntülerinde (çok güzel yüzü ve endamı olan, ayrıca sıcak bir tebessümle bakan) bir delikanlıyı gösteren öğretmen, toplu resimlerdeki bu “gizlenmenin” sebebini de açıkladı:
“Bu öğrencim çok zekidir, başarılıdır fakat bir hastalığı var; kendisini değersiz hissediyor” dedi…

Geçen gece devlet kanalını izliyordum. Üniversite öğretim görevlisi bir tarih profesörümüz; insanlık tarihi boyunca, üç gerçek imparatorluktan bahsetti. Birincisi Roma, ikincisi Osmanlı, üçüncüsü Britanya ve eğer başarabilirse bunların ardından Amerika sayılabilir, dedi… Yani günümüzde ABD ismiyle anılan büyük ve evrensel güç; iktidar ve devamlılık bakımından bu üçlü sıraya henüz dahil edilmiş değil!
Profesörün dikkatimizi çektiği… Ve bütün dünyanın öğrenmek için can attığı, peşinden koştuğu çok kıymetli cevher, ulaşılmaz özellik şu: Dünya üzerindeki yüzlerce mezhep… Bir o kadar ırk, dil, din, kavim, kabile, renk, kültür ve akla gelen gelmeyen binlerce çeşitlilik… Yüzyıllar boyunca, hem de barış içinde nasıl bir arada tutulabilmişti? Osmanlı’yı erişilmez kılan, Topkapı Sarayı’ndaki bu büyük ve değerli sır neydi?..

Şimdi, “kendini değersiz sanan” zavallı çocuğu tekrar hatırlayın!
Sonra, bin yıldır üzerinde yaşadığımız Anadolu topraklarımızdaki bölgelerimizi, şehirlerimizi; buralardan binlerce yıl önce gelip geçmiş üç günlük, eğreti kavimlerin isimleriyle anma ahmaklığımızı idrak edin…
Dünyanın üç kıtasında altı yüz yıl boyunca bıraktığımız medeniyet izlerini; sanki Bulgar’ın, Sırp’ın, Vehhabi’nin, Katolik’in yaptığından daha beter bir hırs ve gafletle yok etme (yok sayma) hevesimize, mantıklı bir izah bulun…
..kolaysa!

…..

NOT: Yazarımızın “Anneler Günü” için yazdığı makaleyi www.muammererkul.com adresinden okuyabilirsiniz…

Stop
Muammer Erkul
15 Mayıs 2008 Perşembe

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir