Değnek(!)
Sizin koca nineniz de; “Gâvurluk yapmak” deyimini kullanır mıydı?..
…..
Yıllar sonra duymuştum gâvura “gâvur” demenin yasak olduğunu… Ve hatta uzun uzun düşünmüştüm o zamanlar; gâvura gâvur diyemediğim zamanlar ne diyebileceğimi?..
Bulamamıştım…
…..
Artık vazgeçtim aramaktan, n’apiyim!.. Yasak masak ama, diyorum işte…
Birine; “sen gâvursun” denmez elbette!.. Olur olmaz “gâvurluk yapmak” deyimini kullanmak da uygun olmasa gerek…
Ama, benim özel lügatimde bir kelime var ki, “cuk” oturuyor yerine:
GÂVURİSTAN!..
…..
Nasıl besbelli oldu zihninizde değil mi, bu kelimenin dünya üstündeki kıtalardan hangisini anlattığı?..
…..
Nereye geliyorum, biliyor musunuz?..
Gâvuristan dediğim ülkelerin bazılarının, şimdilerde, nasıl da paçalarının tutuşmuş olduğuna!..
Cayııır, cayır!..
Cozuuur, cozur!..
…..
Bunun iki sebebi var, bildiğiniz gibi… Bu iki sebep iki ayrı yol ki birinden birine sapmak zorundalar, hem de hemen!.. Sapmazlarsa daha da kötüsü olacak…
Birinci yol:
Gavuristan ülkeleri; “herkes terörizmden yana mı, bizden yana mı olduğuna karar verip safını belirlesin” diyen Amerika Birleşik Devletleri’ne, şöyle söyleyecekler;
-İnan ki usta, bizim umurumuzda filan değil yani senin nerenin patlatılmış olduğu… Onun için kusura bakma ve bizi unut… Biz nesillerdir yaptığımız gibi, kucağımızdaki terörist yavrucuklarla hoppacık-zıppacık oynamaya devam edip, onların karnını doyurmaya, bitlerini kırmaya devam edeceğiz…
İkinci yol:
Gavurcuklar, yeryüzünün kararlılıkla çatılan kaşlarından ürkerek, diyecekler ki iyice şımarttıkları teröristlere:
-Hadi bakalım, bu kadar yeter!.. Şimdi atlayıp kucağımdan, yürüyün dışarıya, ve kendinize yeni kapı arayın!.. Çünkü biz bundan sonra “terörist avcıları” ile aynı safta durmaya karar verdik…
…..
Farkında mısınız bilmiyorum ama, bu durum tam bir komedidir ve ben bu satırları yazarken gülüyorum, geç uyanan (umarım gerçekten uyanmışlardır) kaz kafalıların (kendi kazdıkları) kuyulara düşüşlerine…
…..
Gavuristanda terör yayılsa da, şu andaki gibi “sakin” kalsa da; tedirginlik ve korku her geçen gün büyüyecektir… Çünkü herkes bilmektedir hiç bir törör örgütünün; “Ya abicim, haklısın be… Şimdiye kadar çok ekmeğinizi yedim, hakkınızı helal edin bari!.. Hadi bana müsaade” diye çekip gitmeyeceğini…
Ve üstelik ortalık bir karışırsa, mahalle sarhoşlarının, hatta haşarı çocukların bile bu durumu kullanmaya çalışacaklarını herkes bilmektedir…
…..
Bu laf çok uzar; onun için senaryonun gerisini sizin hayal dünyanıza bırakıyorum… Ama daha yeni yeni uyanmaya çalışan Gavuristan’lı ahmaklar, iki tarafı da kirli bu değnekler ellerinde böylece kalakalmadan… Ve bunca masum insanın kanı akmadan uyansalardı keşke!
——————————————————-
Mektuba bakar mısınız!
Daha önceki yazın hani çingeneler ve İngiliz bayrağı ile ilgili, aynı olayı ben annemle yaşıyorum. Aldığı İngiliz bayraklı badiyi giymediğim için benimle 1 haftadır konuşmuyor. Ayrıca belirteyim ki annem bir ilkokul öğretmeni, ve beni o badiyi giymediğim için “gericilikle” suçluyor. Gericilik buysa ileride olmak ya da medenî olmak ne demek anlamıyorum, lütfen yardımcı ol…” (N.G.)
Cevap: İlkokuldan itibaren bize Haçlı Seferlerini, Çanakkale Savaşlarını ve bile bile üstünde “haç” taşıdığın zaman ne olacağını öğretmişlerdi de, ilkokul öğretmeni olan annen (anne olana kadar, hem de öğretmen olana kadar) öğrenememiş mi?.. Yine de, sanıyorum ki “moda” zannediyordur, ama böyle şeyin modası olmaz… Ve elbette ki haklı olan sensin. Bu (gibi bir) konuda anne sözü dinlememekle de mesul olmazsın. Bunca sevindirdiklerin varken sen de sevin… Damarlarında “hangi kan” aktığını bilenleri alkışlıyorum…
Stop
Muammer Erkul
03 Ekim 2001 Çarşamba