Develer nasıl paylaşılır?
Yaşlı baba ölüm döşeğindedir. Yatağının başına üç oğlunu çağırarak onlara vasiyette bulunur:
“Oğullarım!.. Ben ölünce birbirinize düşmemeniz için, sahibi olduğum 17 deveyi sizlere paylaştırmak istiyorum…
Miras olarak develerin yarısını büyük oğluma, üçte birini ortancaya, dokuzda birini ise küçük oğluma bırakıyorum…”
Babalarının ölümünden sonra, mirası vasiyete uygun olarak paylaşmak isteyen kardeşler bir araya gelirler. Fakat bir türlü işin içinden çıkamazlar.
Bu miras babalarının isteğine göre nasıl pay edilebilir ki? Çünkü 17 sayısı ne 2’ye, ne 3’e, ne de 9’a bölünebilmektedir…
Sonunda karar verirler ve bu işin üstesinden ancak köyün tecrübe ehli, yaşlı bilgesinin gelebileceğine karar verirler. Ona gider ve danışırlar.
Durumu sükunetle dinleyen bilge kişi;
“Benim de bir devem var, der. Onu da alıp yeniden hesap yapın bakalım…”
Kardeşler ihtiyar adamın cömertliğine çok şaşırsalar da, hemen 18 deveyi pay etmeye girişirler.
Önce 2’ye bölerler; büyük oğul 9 develik payını alır. Sonra 3’e bölerler; çıkan 6 deveyi de ortanca oğul alır. Daha sonra 9’a böldüklerindeyse küçük oğula 2 deve kalmış olur…
Ama bütün develer babalarının arzusuna göre paylaşıldıktan sonra, ortada fazladan bir deve kalmıştır.
Oğullar bu duruma da bir çözüm getirmesi için yaşlı bilgeye koşarlar yine. Son durumu anlatırlar…
Bilge kişi güler ve;
“İyi öyleyse, der…
Probleminiz kalmadığına göre, ben de devemi geri alayım bari…”
Bilge kişi tıpkı “bilgi ve tecrübe” gibi olaya girmiş; çözümü sağladıktan sonra ise olaydan çıkmıştır…
Problemlerini çözmede insanlara yardımcı olmuş, ama kendinden de bir şey eksilmemiştir.
Özellikle sevgi ve bilgi; verdikçe azalmayan, hatta daha da çok artan, tükenmez bir özelliğe ve güzelliğe sahiptir.
(Anonimdi)
———————————————————
Olur mu demeyin?
Bugün size enteresan haberler veriyorum.Ama daha da enteresan yanı, bu haberlerin tamamının gerçek olması. Hadi bakalım;
İnsanın hastalanası gelmez mi?
Missisipi eyaleti jürisi, üretici firmayı, Pondimin ve Redux adlı diyet ilaçlarını kullanarak hastalanan beş kişiye, toplam 150 milyon dolar (80 trilyon TL) tazminat ödemeye mahkum etti. Gün boyunca üretici firma Amerikan Home Products’ın ne kadar para ödemesi gerektiğini tartışan jüri, ayrıca firmaya verilecek para cezasını ise daha sonra kararlaştıracak…
Bir çanta buldu milyarder oldu
Kanada’da Mel Millas adlı polis memuru, parkta bulduğu bir çanta sayesinde dolar milyoneri oldu. Vancouver eyalet mahkemesi, sahibi bulunamayan çantanın içindeki paraları 34 yaşındaki Millas’a verdi. Ancak şöyle bir uyarı da yaptı: “Önümüzdeki 6 yıl boyunca 1 milyon Kanada dolarından (360 milyar lira) fazla harcamak yok. Belki çantanın sahibi bulunur…”
Sanal gerçek!
Önümüzdeki iki yıl içinde Türkiye’de internet kullanıcısı sayısı 1.9 milyonu bulacak… Migros’un internet üzerinde kayıtlı müşteri sayısı 40 bine ulaştı. Migros, internet üzerinden alışveriş için ayrı bir şirket kurmayı planlıyor… Siz bu cümleyi okuyup bitirdiğinizde 35 yeni internet kullanıcısı daha sanal aleme katılmış olacak. İşte bu hız bütün şirketleri cezbediyor…
Kısır dede
Adana Adliyesi’nde görülen bir ilginç nafaka davası daha izleyenleri şaşkına çevirdi. Nafaka için mahkemeye gelen Derin çiftinin arasındaki diyalog mahkeme başkanını da güldürdü. 8 yıllık eşinden ayrılmaya karar veren 59 yaşındaki Ayşe hanım, kendisi için 40 milyon, oğlu Ali için de 15 milyon lira nafaka talebinde bulundu. Kızıyla birlikte Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gelen Ayşe Derin; “Oğlum Ali, Hasan’dan olmadır. Müşterek çocuğumuzdur” derken, bu iddia 61 yaşındaki kocası Hasan Derin tarafından yalanlandı. Emekli işçi olan ve 80 milyon lira maaşla geçinen adam; “Ben kısırım. Başımdan üç evlilik geçti. Hiç çocuğum olmadı. Bu çocuk, eşimin torunudur. Kızının çocuklarını üzerine kaydettirdi. Bundan da benim haberim olmadı. Oturduğum evi aldılar, beni kapı dışarı attılar. Onların yüzünden dilenci oldum. Bakıma muhtaç kaldım. Benim kimseye nafaka verecek gücüm yok” diye dert yandı.
Pirincin taşı!..
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Periodontoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Gökhan Açıkgöz, fazla pirinç tüketen insanlarda daha çabuk ‘’diştaşı’’ oluştuğunu bildirdi. Açıkgöz, konu ile alâkalı açıklamasında, Samsun’un 19 Mayıs, Yörükler ve Terme ilçelerindeki çeltikçi köylülerden 300’ü üzerinde hazırladıkları araştırmada, pirinç tüketimi çok olanların, diğerlerine oranla dişlerindeki “tartar” adı verilen taşların arttığının belirlendiğini söyleyerek; “Fazla pirinç tükettiği halde, ağız bakımına önem vermeyenlerde daha çok diştaşı oluşuyor. Pirinç üreticileri ile çok miktarda pirinç ve makarna gibi (silikali) yiyecekleri tüketen bireylerin ağız hijyenine daha fazla önem vermesi gerekir. Çin’de yapılan araştırmalarda da, bu tür sonuçların alındığı gözlenmiştir” dedi.
Renkli lensler uğruna…
Özellikle kadınlar tarafından tercih edilen renkli lenslerin, doktor kontrolünde alınıp, kullanılmaması durumunda görme kaybına neden olabildiği bildirildi. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fazıl Sezen; “Bir gözlük alana bir lens bedava. Bir lens alana, bir renkli lens bedava” gibi reklamları eleştirerek, lenslerin doktor kontrolünde alınması gerektiğini vurguladı.
Atlantis Akdeniz’de mi?
“Mutlu ve mağrur insanların ülkesi” Atlantis, yüzyıllardır bir efsane olarak söylendi, durdu. Atlantis’in varlığında gerçeklik payı aranması gerektiğini bildiren Prof. Dr. Sencer Şahin, şunları söyledi: “Atlantis asırlardan bu yana aranmasına rağmen sonuca ulaşılmadı. Ancak, o günün dünyası büyük bir dünya değil. Akdeniz’den meydana gelen bir dünyaydı. O günkü dünyada ulaşılamayan, efsanevi bir yer olarak Hindistan’dan söz ediliyor. Platon coğrafyayı anlatırken, Akdeniz coğrafyasını anlatmıştır. En fazla Mısır’a kadar uzanmıştır. Bu nedenle Atlantis’in Akdeniz havzasında olduğunu düşünüyorum…”
Kavga etti, ardından otobüsle ezdi.
Otogar girişinde, trafikteki anlaşmazlık yüzünden tartışan kisiler, daha sonra kavga etti. Halk otobüsü şoförü Tacettin Yücel ile biletçi Osman Şen, Salih Davran’a saldırdı. Salih Davran’a yardım eden otogar esnafının elinden kurtulan biletçi Osman Şen, otobüsü sürerek Salih Davran’a çarptı…
GÖNÜL
Gönlüm bir deniz oldu kah durur, kah eser,
Denizde yüzenler değil, boğduklarım şaheser.
HATIR
Bir fincan kahvede kırk yıllık hatır,
Hatırını sormayan kırk yıllık katır.
KARINCA 1
Niye öyle diyorsun? Belki sonra uygular,
Şimdi önemli olan bölünmesin uykular.
KARINCA 2
Yattığı yerden belli olurmuş aslan.
Ama ben aslan değilim ki ! Hadi arkana yaslan.
LİMAN
Bu limanda düştüm kalbim kora,
Rüzgar belki söndürür, yelkenler fora.
Mehmet Hasan Bulut
Stop
Muammer Erkul
10 Şubat 2000 Perşembe