Dili zaptetmek [14 Mayıs 1999 Cuma]

 

Ve bir gün birileri “çenelerini tutmayı” akıl ediyor!.. Gelecek, işte o vakit onlara tebessüm etmeye başlıyor.

Kolay mı bu?.. Elbette değil. İnsanın dilini zaptetmesi; gemi azıya almış atları zaptetmesinden bile zor.
Ama zarûrî…
Çünkü insan, gemi azıya alan atların çektiği arabada “meçhul bir akıbete” doğru gidiyor!..

Ve bir gün çenelerini tutmayı akıl ediyor birileri.
Ve bir gün dilini zaptedebilenler, dizginler elinde olduğu halde “istikametlerine doğru” at sürmeye başlıyor, kendinden emin..

Başarı; şarlamayabilmek. Başarı; harlamayabilmek, parlamayabilmek…
Öyle değil mi?

Ne iyi ki başkası değiliz… Ama ne kötü ki başkası değiliz!

Elbette kendimiziz… Elbette kendimiz gibi düşünebiliriz… Elbette kendimizi ve düşüncemizi koruruz.
Bunlar elbette oluyor, olmalı ve olacak da.
Bunlar olduğu sürece de biryerlere varacağız…
Ama başkası olmamamız; başkalarını anlamamıza ve onların da “kendileri” olduklarını kavramamıza engel mi?..
Bu, gene bizle ilgili.
Hem, varmak istediğimiz noktayla;
Ve hem de “kim olmak-kim bilinmek” istediğimizle ilgili…
Anlaşılıyor, değil mi?

İnek, inek olduğu için önüne çıkan her yeşili yer… Köpek, köpek olduğu için gördüğü herkese havlar.
İnsan, insan olduğu için dilini tutmayı düşünür!..
Duruma göre susmayı, duruma göre söyleyeceklerini yumuşatmayı… Yani söylemiş olduklarını henüz söylemeden; onların aksisadâlarını duymaya çalışır.

İşte “fark” budur… İnsan ile hayvan arasındaki fark… Ve üstelik insan ile “insan” arasındaki fark da budur…
Anlatabiliyorum, değil mi?

İnsanlar, insan oldukları için hata yaparlar değil mi? İnsanlar, insan oldukları için yanlış yaparlar, saçmalık yaparlar, aptallık yaparlar, değil mi?
Ve yine insan oldukları için bunları düzeltirler, değil mi?..
Bir inek, ot ile ekin arasındaki farkı neden düşünsün ki?..

Hata “insan” değil; insanın o an yaptığı şeydir…

Sınıfın en iyi öğrencisi de iyi olmayan bir not alabilir mi?.. Elbette alabilir. Peki şimdi bu öğrenci mi aptaldır, yoksa bu sınava çalışmamakla bir aptallık mı yapmıştır?..
İnsanlar yanlış yapabilirler. Bu, “işin-sonucun” yanlış olduğunu gösterir; insanın değil…
Edison ikibin yanlış deney yapmıştı ampulü bulmadan önce!..

Tanıdığımız hemen herkesin hatalarını ister istemez görmek durumundayız. Ama geleceğe, tanıdığımız ve tanıştığımız insanlarla gideceğimize… Yarınlarda tek başımıza, yapayalnız kalmak istemeyeceğimize göre; insanların hatalarını söylememek durumundayız…
Söylemek icabetse bile onları “kaçırmamak” durumundayız. En mühimi de “insanların” değil, “O anki davranışlarının” hata, yanlış, aptallık olduğunu anlamak, idrak etmek… Hatta bu düşünce şeklini ezberlemek zorundayız.

Ve bir gün “çenelerini tutmayı” akıl ediveriyor birileri… İşte o an, gelecek tebüssüm etmeye başlıyor onlara.
Kolay mı bu?..
Elbette değil. Çünkü dili zaptetmek; gemi azıya almış atları zaptetmekten bile zor.
Ama zarûrî…
Çünkü insanlar, “gemi azıya almış atların çektiği arabalarla” gidiyorlar meçhul akıbetlerine doğru!

Stop
Muammer Erkul
14 Mayıs 1999 Cuma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir