Kapısı açıldı ahırın.
İneklerin önce biri çıktı dışarı. Sonra da diğerleri…
Sümüklü bir oğlan, eline aldığı değneği salladı. Kimisi görüp yönünü değiştirdi. Çoğu bakmadı bile. Sürü halinde aynı tarafa yöneldiler!..
"Çayır" dedikleri yerde, buruşmuş gazetelerden pil atığına… İçi çöp dolu naylon torbalardan, daha önce gezinmiş hayvanların bıraktığı yaş tezeklere kadar her şey vardı…
Sürüdeki her inek, her gördüğü yeşilliğin üzerine yumuluyordu şimdi. Başları aynı istikamette olduğu için, az da olsa yol bile alıyorlardı…
Yol boyundaki etrafı çevrili bahçelerin bazısında yeşil sebzeler görülüyordu. Her çit veya duvar boşluğundan uzanan başlar, diller, dişler; söven birinin fırlattığı taş veya sopalar kendilerine ulaşıncaya kadarcık zamanda yenilebilecek ne varsa tutuyor, dişliyor, kopartıyordu…
Ötedeki adam beri yandakine seslendi. Bu taraftaki adam diğerine bir şeyler söyledi… Kafasını sallarken diğeri; iyi o zaman, dedi…
Bir boğa ineklerin arasına salındı…
Adam; o değildi, diye bağırdı…
Diğeri; artık çok geç, bana borcun var, dedi…
Adam; madem öyle, gelmişken diğerini de halletsin, dedi…
İneklerden birini daha boynundan bağladılar ağaca!..
Pis kokan birkaç derecikten, küçük su birikintilerinden geçtiler.
İçti de bazısı!..
Ne yapayım, dedi adam oğluna, pek umursamadan. Kasabın birine veririm, gider!.. Üzüldü galiba çocuk. Ama belli etmedi. Ekili tarlaya girmiş olan bir küçük danayı çevirmek için koştu…
Sıcak oldu hava. Bir ağaçlığa girdi hepsi.
Otladıklarını tekrar çiğnemeye başladı dinlenen hayvanların bazısı…
Oğlu, babasından; bir ineğin kaç kilo süt verdiğini öğrendi. Sonra da, arkasına bakmadan söylemesini istedi; hangi renkten kaçar tane inekleri olduğunu…
…..
Bilemedi adam!..
Gün bitti hadi bakalım, dedi adam.
Dün de geçtikleri aynı yollardan tekrar döndüler.
Sümüklü oğlanın değneğini salladığını görmedi bile ineklerin çoğu. Önlerine konacak yiyecekleri, içecekleri özlemişlerdi. Bir de yatacakları yeri…
Önce biri girdi koşar gibi içeri, sonra da tamamı…
Ardından; ahırın kapısı kapandı…
Bir şeyler düşünenler… Tek şey bile olsa düşünebilenler; düşünecek bir şeyleri olduğu için…
Bir şeyler düşünmeyenler… Tek şey bile olsa düşünemeyenler; düşünecek hiç bir şeyleri olmadığı için şunu fark edemediler…
Ahırından çıkmış, ve yine ahırına dönmüş olan hiçbir hayvan; bu gün de… Bu gün de hiçbir şey düşünmedi…
Düşünmeyi hatırına bile getirmedi!..
…..
Bunu kimse fark etmedi…
Daha da acı olan; fark etseydi ne olacaktı?..
Stop
Muammer Erkul
17 Haziran 2004 Perşembe
Süperrrrrr
EMRAH AŞKAR