Enver Ören abilerin tanınması, büyüklüğünün anlaşılması için kendileriyle ilgili hatıraların paylaşılması gerektiği inancıyla ben de bir hatıra paylaşmak istiyorum:
1985-1990 yıllarında Enver abiler yemek için bir abimizin evine teşrif etmişlerdi.
Evde karışıklığa sebep olmasınlar diye ev sahibi abla çocukları o gün komşuya yollamış. Bir ara ekmek kabının misafirlerin olduğu odada kaldığını farkedip alması için komşudaki kızını eve çağırmış. Ekmek kabını almak için odaya giren küçük kız Enver abilerle karşılaşmış. Enver abiler abdest almışlar, ayaklarını
kuruluyorlarmış. Gözgöze gelmişler, gülümsemiş Enver abiler, o da gülümsemiş. Ama yanına varıp elini öpmeye de çekinmiş. Ömrü boyunca içinden silinmeyecek bir pişmanlık olarak o kızcağızın içinde kalmış
bu…
Enver abiler yemek sonrası evin kapısından ayrılırken evin beyine, hanımı için:
"Beni duyuyor mu?" diye sormuşlar.
Duyuyor denince dua etmişler:
"Allahü teala razı olsun. Cennet komşusu oluruz inşallah…" diye.
(Enver Abiler, bilhassa yemek yedikleri evden ayrılırken bu duayı çok yaparlarmış…)
Çocukları annelerine takılır hâlâ, "Ohh ne iyi, sen işi sağlama aldın" diye…
Daha sonra, Enver abiler yemekte beraber oldukları misafirlerle birlikte o evin önünde resim çektirmişler. Burada ilginç bir detay var… Çekilen resmin birinde Enver abiler iki elleriyle önünde oturan iki abinin kulaklarını tutup çekmişler. O resimler ilgili kişilere verilmiş daha sonra. "Bu keramet değil de nedir" diyor bir
ablamız. Çünkü bu kulakları çekilen abiler arasında daha sonra tatsızlıklar ve dargınlıklar yaşanmış… O resme ilk çekildiği zamanlar belki de anlam verilememiş. Ama anlaşılan o ki, seneler sonraki suçun kulağı ta o günden çekilmiş meğer…
Büyüklüğünü anlayamadığımız ve belki de anlayamayacağımız kadar büyük bir insandı Enver Ören abiler… Allahu teala gönüllerimizi muhabbetiyle doldursun ve bu muhabbete layık davranmamızı nasip etsin…
Fatma
.