Enver Abi’li hatıralar (Nuri Elibol – Enver Ağabey kimdi?)

 
Enver Ağabeyi dualarla uğurladık. Eyüp Sultan Camii’nin avlusundan kabristana kadar on binlerin elleri üzerinde uçtu, Enver Ağabey. Eyüp Sultan’daki kuşlar bile Enver Ağabeye eşlik ettiler. Ömrü boyunca titizlikle hazırlık yaptığı ebedî dünyaya koşarak gitti, Enver Ağabey. Mekânı cennet olsun inşallah. 
Onu çok geç tanıdım ve erken kaybettim. 14 yıl önce tanımıştım kendisini. Onu tanımadan önceki hayatım boş ve niteliksiz bir hayatmış. Onu tanıdıktan sonra hayatım değişti, anlam ve nitelik kazandı. Ondan çok şey öğrendim. Bizim hem babamız, hem ağabeyimiz hem arkadaşımız oldu. En önemlisi yol gösterenimiz, karanlıkta bize rota belirleyen fenerimiz oldu. Onun yardımı ile bizi felaketlerden, kötülüklerden koruyan bir şemsiyenin altına girdik. Tüm bu nedenlerle acımız büyük. Sersemlememiz, sendelememiz bundan. Yoksa biz her müminin ölümü tadacağını biliyoruz. Ayrıca Enver Ağabeyin hazırlığı da vardı zaten. Ama o bizim her şeyimizdi; boşluk hissetmemiz bundandır. 
Ömrünün son yıllarında çok sıkıntılar çekti. Biz onu rahat ettiremedik. 28 Şubat Post-modern darbesinin açtığı yaraları sarmak kolay olmadı. O yaralar Enver Ağabeyi çok üzdü. Ama O hiç mücadelesinden vazgeçmedi, yılmadı. Onun hiç malı mülkü olmadı. İhlas Finans Kurumu’nun darbeciler ve onların iş birlikçileri tarafından batırılmasından sonra borçları ödemek için müthiş bir çaba sarf etti. Lüks ve gösterişten uzak yaşadı. Paraya-pula önem vermedi. Onun kadar cömert kimseyi tanımadım, ben. Varını-yoğunu inancının tanıtılması, yayılması ve öğretilmesine ayırdı. Fakir-fukara dostuydu Enver Ağabey. 
Biz çalışanlarına güvendi hep. Tüm çalışanlarını kardeşi gibi görürdü. Onun kapısından boş ve çözümsüz dönen olmamıştır. O hep ‘veren el’ olmayı tercih etmiştir. Onun lügatinde ‘almak’ yoktu. Hiç kimseye kin gütmezdi. Kendisine hakaret eden ahlaksızları bile affederdi. Hatta onlara iyilik yapmaya devam ederdi. Ona hakaret eden soysuzlara haddini bildirmemize hatta yasal yollara başvurmamıza bile izin vermezdi. Hiçbirimizi incitmedi, hep güler yüzlü ve tatlı dilli oldu. Bizi sabırla dinlerdi. Kanunlara uymamızı, devlet ile kavga etmememizi istedi hep. Kibirden, fitneden uzak durmamızı tavsiye ederdi. Bize öğrettiği en temel ilke: Hayat fanidir. Asıl gaye insanların duasını almak ve Allahü teâlânın rızasını kazanmaktır… 
Kendisi tüm hayatını bu ana prensibe göre sürdürdü. O bir medeniyet, o bir vakıf insanıydı. Muhafazakârların, mütedeyyin insanların sesini duyurmak ve problemlerinin çözümü için müthiş bir mücadele verdi. Bugün muhafazakâr medyada varlık gösterenlerin büyük bir bölümü Onun ocağında yetişti. Hem İHA hem TGRT hem de Türkiye Gazetesi medya dünyamızın en saygın okullarıdır. 
Azerbaycan’dan Arnavutluk’a, Kırım’dan Bosna’ya, Çin’den Moğalistan’a, Amerika’ya kadar nerede Müslüman varsa oraya ulaşmış, katkı vermiş bir bilge insan Enver Ağabey. 
Öksüz kaldım ben. Manevi dünyamın kandiliydi O. Şarj makinem, motivasyon kaynağımdı O… O şimdi çok sevdiği hocasına ulaştı. O’nunla buluşmuştur. Peki, biz ne yapacağız? Çok şükür ki elimizde Hocamızın kitapları, eserleri var. Sıkıştığımız, bunaldığımız her noktada onlara sarılacağız. Gittiğin yerde buluşmak dileği ile Enver Ağabey… 
Enver Ağabeyin hem hastalık döneminde hem de cenaze töreninde bizi yalnız bırakmayan büyüklerimize, dostlarımıza ve arkadaşlarımıza ve kardeşlerimize teşekkür ediyoruz. 
Allah razı olsun herkesten… 

Nuri Elibol (Türkiye / 26 Şubat 2013 Salı)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir