Enver Abimizin kayınpederleri muhterem Hüseyin Hilmi Işık’ın arkadaşı Habil Amca (Kalkıcı) Kocamustafapaşa’da otururdu. Eski bir terziydi ve çocuğu olmamıştı. Kendisi gibi yaşlı olan hanımı ile yaşıyordu.
Ara sıra ziyaretine giderdim. Yine bir gün yanındaydım. Bir ara dedi ki:
– Elektrik, su faturalarını ödeyemiyorum. Telefonu borçtan dolayı kestiler. Faturaları Enver Beye göndersem ayıp olur mu?
– Neden ayıp olsun Habil Amca, biliyorsunuz sizi çok severler.
Hanım teyze içeri odaya geçti, faturaları getirmek için… O sırada kapı çaldı, ben koştum açmaya…
Bir baktım kapıda Enver Abiler!
– Nerde benim kıymetlim, nerede Habil Amcam? Diyerek neşe ile odaya girdiler.
Habil Amcanın yüzünden büyük bir şaşkınlık…
– Biz de sizden bahsediyorduk Vecheddin oğlumla, dedi.
Enver Abi onun elini tuttu:
– Habil amcam hakkını helal et, sizi ziyaret etmeye biraz ara verdim. Rahatsızlığım vardı. Ancak gelebildim.
Biraz sohbet ettiler. Kalkarlarken oturdukları koltuğun kenarına bir zarf bıraktılar.
Habil Amca:
– O ne? Dedi.
Bendeniz zarfı Habil Amcaya uzattım. Habil Amca zarfı açıp içinde para görünce beyaz yüzü kızardı.
– Hayır, olmaz diye Enver Abilere uzattı.
Enver Abi:
– Sen bunu kabul etmesen ben çok üzülürüm ama, dedi. Beni üzmek mi istiyorsun?
O sırada hanım teyzenin yanında duran mukavva kutuya uzandı:
– Ne var bunda?
Açtı baktı, kırışmış faturalar. Onları tek tek düzelterek üst üste koydu, katlayıp iç cebine attı.
– Habil Amca siz hiç merak etmeyin, bundan sonrada hepsi sizden habersiz ödenecek, dedi. Otomatik otomatik! Diye güldü.
Habil Amca ellerini havaya kaldırıp öğle bağrı yanık bir dua etti ki hepimiz ağladık. O dualar ve nice dualar inşallah onun ruhuna yetişecek.
Vecheddin Arvas
Bu hatırlar gibi daha nice hayra vesile olmuştur. Allahu teala şefaatına kavuştursun…
GAZANFER ŞAHİN