Erzurum fıkraları
Varsa aranızda Erzurum’lu, kıpırdamasın!.. Bugün “DADAŞ”larla “dalaş”alım biraz!..
…..
Dadaşlar esasında SİZİ arıyormuş ama YOLUNUZU bilmiyorlarmış… Kimbilir kime sormuşlar da, işte o “KİM”, kimbilir “KİM”e göndermiş onları!..
Sonunda Serpil’e varmışlar soluk soluğa!.. Serpil ise Mehmet’e getirmiş onları…
Serpil mi kim?.. SANA NE!.. Niye “Mehmet kim” diye sormuyorsun da “SERPİL KİM” diye meraklanıyorsun, haa?.. Ama yazının sonuna kadar sabredersen, belki öğrenirsin Serpil’in kim olduğunu…
Bizim Mehmet, nasıl desem, Tatar böreği tadında bir “adamım”dır benim… Aslında Murat’ın adamı, hatta sağ koludur… Murat’ın işte o yüzden bir kolu uzundur yerlere kadar (!..)
Bak şimdi, lafın lastiğine bak; ne anlamlara gelmeye başladı!.. Lastik işte birader bu, sapan lastiğinden don lastiğine kadar her manaya çekiliyor, de mi?.. Halbu ki Murat hiç kimsenin (duygularından başka) hiçbir şeyini çalamaz!.. Onları da çalsa bile kendi cebine koyamaz!..
…..
Şimdi de meraklardasınız ha; Mehmet kim?..
Boşu boşuna merak etmeyin, “yalancı”nın biridir çünkü; insanı üç ay bekletir şöyle piknik yapacağı ve doya doya ata bineceği o köye götürmek için… Sorarsın sonunda bezgin ve bıkkın… Ne der, bilin bakalım?.. Der kiii; biz gittik önceki hafta!..
Fıkradaki Dadaşlar “yanlış adamı” bulmuşlar yaa, neyse… Önemli olan sizlere ulaşmalarıydı, o da oldu zaten…
Bırakın, gerisi dağınık kalsın!..
Serpiil, duyuyon muu?.. Bunnarı da zati onun değil, senin hatrına yazdım!..
Hadi bakalım, bugün misafirimiz “Dadaş”lar…
Biyol bene bahın…
Dadaş Turizm otobüsü Ankara’da mola verince yaşlı bir dadaş ihtiyaç giderip otobüse biniyor.
Okuma yazma yok… Zaten okuyup yazmaya da ihtiyaç yok!..
Şöyle bir dikeliyor yukarı doğru, ve;
“Hele bir bahın kı, dadaşlar… Diye bağırıyor.
Ben bu otobosun yolcusu muyam?..”
Farzet ki…
Erzurum’da biri, ahbabı olan köylü dostuna misafirliğe gidince, ev sahibi köylü, elinden geldiğince ona izzeti ikramda bulunuyor.
Yemekten sonra da misafirinin önüne bir kalbur yerelması koyuyor.
Bu kadar çok ikramdan mahcup olan misafir:
“Ağa, ne zehmet ettin, diyor… Bunlara ne luzum vardı?..”
Ev sahibi, şöyle umursamaz bir tavırla kasılarak, rahatlatmaya çalışıyor misafirini:
“Ne zehmeti efendii?.. Farzet ki, müsürlüge tökmüşem de öküzler yiyir, ha!..”
Niye durmuş?
Erzurum’lu bir hanım telaşla koşarak belediye otobüsünü durdurmaya uğraşıyor.
Halk da ıslıklayınca, acı bir frenle duruyor araba.
“Gardaş, diye bağırıyor kadın. Bu otubus iliçeye gidir mi?..”
Şoförün canı burnunda, çünkü dolu arabayla zar zor durmuş… Kızgınlıkla;
“Hayır bacı, getmez…”
Kadın:
“Viii? Devamsiz eleyse niye durdun!”
Gaynımgile gidirem
Trafik lambaları şehre yeni konulmuş. Trafik polisi kırmızı ışıkta geçen teyzeye çıkışıyor:
“Teyze teyze dur! Nereye gidiyorsun?”
Teyze çok kızgın cevap veriyor:
“Vi?.. Devamsiz, erimden izin almişam, gaynımgile gidirem, sene ne!..”
Yer altı zenginliği
Öğretmen, ilkokul öğrencisine soruyor:
“Oğlum, toprak altındaki zenginlikleri anlat bakalım.”
“Azicik eşende böcük cihar…”
“Derinlere in oğlum derinlere.”
“Biraz daha eşende soğulcan cihar.”
“İin in…”
“Biraz daha inersek ögretmenim, HEZİNE cihar!..”
…..
Merak eden kalmadı artık, değil mi, Serpil’in kim olduğunu. İyi… Ben de “belki söylerim” demiştim zaten!..
Bugün de böyle geçsin bakalım;
Sanki çok günümüz varmış gibi!
———————————————————
Hadis-i Şerîfler
* “İlim öğreniniz. İlim öğrenmek, ibadettir. İlm öğretene ve öğrenene cihad sevabı vardır.”
* “İlm öğretmek, sadaka vermek gibidir. Âlimden ilim öğrenmek, teheccüd namazı kılmak gibidir.”
* “İlm öğrenmek, bütün nafile ibadetlerden daha sevaptır. Çünkü kendine de, öğreteceği kimselere de faydası vardır.”
* “Başkalarına öğretmek için öğrenen kimseye, sıddîklar sevabı verilir.”
* “İlim hazinedir. Anahtarı sorup öğrenmektir.”
* “İlim öğreniniz ve öğretiniz.”
* “Her şeyin kaynağı vardır. Takvânın kaynağı, âriflerin kalpleridir.”
* “İlim öğretmek günahlara keffarettir.”
Sizden…
Sevgi Köşesi Ailesi’ne;
Ramazanınız kutlu,/Yüreğiniz umutlu,/Umudunuz coşkulu,/ Coşkunuz sevdalı,/Sevdanız tatlı,/Makamınız tahtlı,/ Ömrünüz bahtlı olsun!
Sevgiler kere sevgiler!
Sena Erginer/Bursa
…………
NOT:
Dün yayınlanan “Ben bebekken” isimli mektubu bize yazan 10 yaşındaki okuyucumuzun ismi H. Hakan Arıcı idi.
Sevgili Hakan’ın yanaklarından öpüyoruz hep beraber, değil mii?..
Stop
Muammer Erkul
14 Aralık 2000 Perşembe