Filler nasıl gol atar? [23 Şubat 2003 Pazar]

Fillerin nasıl futbol oynadıklarını gördünüz mü hiç?..
Filler, neredeyse insan boyundaki özel topları, kocaman ve güçlü bacaklarıyla ite vura, yere çakılmış iki uzun direğin arasından, yani koskocaman bir kaleden geçirmeye çalışıyorlar…
Bu zor mu?.. Hem de çok zor!.. Çünkü, her ne kadar kale geniş de olsa, her ne kadar kafaları üzerinde birer sürücü oturuyor ve bindikleri hayvanları yönlendiriyor da olsa, neticede filler futbol oynamak için yaratılmış değil!.. 

Dünyanın en iyi kalecisi kim sizce?..
Geçtiğimiz yaz üçüncülükte kaldığımız Kore ve Japonya’daki maçlarda dünyanın bütün futbolseverlerine parmak ısırtan Rüştü mü? Hayır!.. Avrupa’nın en iyi takımının sahip olduğu Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kaldıran Taffarel mi? Hayır!.. Bu sezon Türkiye ve bütün Avrupa takımları arasında henüz mağlubiyet tatmamış ve en az gol yiyen Cordoba mı?.. Hayır, hayır hiç biri değil.
Peki kim?
Sizsiniz!.. Sebebini de az sonra öğreneceksiniz… 

Kalecinin kim olduğu elbette önemli, ama kalenin eni ve yüksekliği de çok önemli topun içeri girip girmemesinde… Öyle, değil mi?
Şimdi… Kalede Rüştü… Karşısında ise bütün Uzakdoğu, Avrupa ve Britanya’nın hayran olduğu İlhan, Nihat, Okan… Ve kalenin yüksekliği bir buçuk, eni ise iki metre, yani yarıdan fazla küçülmüş… Kim korkar? Rüştü değil!..
Peki kalede gene Rüştü… Karşısında ise sen, ben ve bir de bizim apartmana gelen sütçü!.. Kaç çekeriz dünyanın en başarılı kale bekçisine?
Beş sen, beş ben ve beş tane de sütçü çocuk; yani on beş tane gol yeter; çünkü… Çünkü kalenin yüksekliği beş, genişliğiyse yirmi metre!.. 

Öyle de anlatsam, böyle de anlatsam pek fark etmiyor; dünyanın en iyi kalecisi kim biliyor musun?.. Cevap: Sen!..
Geçmişsin kendi kalenin önüne… Dikmişsin gözlerini, pür dikkat diyorsun ki: "-Hadi, sıkıyorsa at bakalım içeri!" Yani;
"-Yaz hadi, söyle hadi, kolaysa anlat bana bir şeyi!.." 

Sevgili dostlar…
Heey, muhhteşem kaleciler…
Bu nişan yüzüğü kadar, terzi yüksüğü kadar"cık" deliklerden hiç bir top geçmeeez!..
Ve bir de siz durduğunuz sürece önünde. 

Biliyorum, kalelerinizi elbette koruyacaksınız, hem de Estergon gibi…
Ama arada bir, kapattığınız kapıların dışında kalanların kimler ve neler olduğuna bakın isterseniz.
Kim bilir, belki de erzak konvoyları bile, silah konvoyları bile, kitap konvoyları bile kale kapılarınızın dışında titremede!..

Stop
Muammer Erkul
23 Şubat 2003 Pazar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir