Ben, senin gönlünde büyürüm ancak…
Çünkü ancak, ben senin gönlünde büyürsem, bu büyüme; ot gibi büyümek, dal gibi büyümek, mal gibi büyümek olmaz!..
Ben, senin gönlünde büyürüm…
Ve ben zaten;
Senin gönlünde büyümek isterim ancak!..
Bilirim, göz göze olduğumu seninle; bakışlarımız bile bir hizadadır çünkü…
Konuşsam, karşımdadır işte kulakların… Ve kulaklarım, dudakların hizasındadır!..
Ses aynı hizadan gelir. Anlamak zordur; bu tıkırtıların senin mi, yoksa benim mi içimden geldiğini…
Göz, göze bakar aynı hizada, can cana yanar…
Yüreğinin sıcağını hisseder yüreğim!..
Ben, senin gönlünde büyürüm ancak…
Bilirim ki, yükselmek; kalbine tırmanmaktır!..
Bilirim, büyümek; kalbinde büyümektir, yücelmek; kalbinde yücelmek…
Güzel olan da budur, kolay olan da budur, zor olan da budur…
Öyle, değil mi?..
Dal gibi büyümeyenler, ve mal gibi büyümeyenler;
İnsanların gönlünde büyüyenlerdir…
…..
Büyümek; insanların gönlünde büyümektir…
Yükselmek; insanların gönlünde yükselmektir, ve yücelmek; insanların gönlünde yücelmek…
Hissederim ki;
Ben, “senin” gönlünde büyürüm ancak…
Ve ben senin “gönlünde” büyürüm ancak;
Ara sıra yıkadığın bir top fesleğen gibi!..
…..
Dipnot: Hissetmek, konuşmaktan iyidir!..
Stop
Muammer Erkul
22 Aralık 2002 Pazar