Neler hatırlattı şimdi bana bu kitap. Sanki kendi içime daldırıp çıkardı.
Ne çok hatıra birikiyor aslında insanın içinde… Ve hayat bunlarla daha bir tatlı oluyor, değil mi?
Büyük bir fabrika önünde, kalabalık bir insan topluluğunun resmini almaya çalışan, omuzu çantalı fotoğrafçıyla az kalsın toslaşıyorduk!..
O bana baktı, ben ona baktım… Sonra da hayretler içinde etrafa baktım ki; evet, burası Milano idi… İyi de, hem ben hem de o, ikimiz de aynı yerdeydik!
Şimdi unuttuğum bir sebepten dolayı, adını hatırlamadığım(!) o arkadaşla takışmıştık birkaç gün önce. Hani yoldan geldiğini görsen karşıya geçersin ya, işte öyle…
Fakat o an gülümsedik birbirimize; “n’aber” dedik.
“İyidir” dedik!..
“Kolay gelsin” dedik…
Bir saat kadar önce Bakırköy’de buluşup yemek yemiştik Sıtkı Kazancı ile.
Sonra, sahilden istasyona giren caddede yürürken; Beykoz’umun çocuğu, o hep gülümseyen yüzüyle Cahit Eroğul ve iki arkadaşı çıktı karşımıza. Tokalaştık.
İki üç haftadır görüşmemişler gibi;
“Ya Sıtkı abi nerdesin, dedi Cahit. Epeydik karşılaşmamıştık…”
“Galiba öyle” diye cevapladı Sıtkı…
Onlar sahile doğru yürüyüp gitti, ben arkalarından baktım.
Cahit, bir buçuk iki senedir buralara ayağını basmamıştı. Askerden yeni dönmüştü çünkü. Sıtkı’ysa Washington’a gitmiş, ilk iki sene hiç gelmemiş… Geldiği zaman da İstanbul’dan neredeyse transit geçip Akdeniz’e gitmişti… Bu, daha da sonraki gelişiydi ve yani üç buçuk dört senedir ilk defa, o da son yediğimiz yemekten az önce görüşmüştük…
Ömer Söztutan, Spor Servisi ile ilgili hatıraları kaleme almış; ilginç, komik… İyi bildiğiniz isimlerin bilmediğiniz detayları:
Tam gazetenin garajından çıkarken, hoşlanmadığı biriyle karşılaşıyor Spor’dan biri. Evleri aynı istikamette olduğundan, kendisiyle gelmesin diye şehrin tam ters tarafında bir yere gittiğini söylüyor. Bu kadar olur; o da tam söylenen yere gitmekte!.. Artık tükürülen yalanmaz ve komşuya çaktırılmaz… O trafikte önce şehrin bir yanına sevmediği adamı götürüyor, sonra da gecenin bir yarısı kendi evine dönüyor kitapta geçen spor yazarı. Ne iyi insanlar var dünyada, değil mi? Darısı sizin de başınıza!..
Bir başka arkadaş “Bu uçak Adana’ya mı gidiyor” diye bağırınca, herkes “Hayır, yok değil, bu Trabzon uçağı” diye ayaklanırken, o rahatça kuruluyor koltuğuna. Çünkü kendisi de Trabzon’a gidiyor…
Meşhur golcünün hanımı Spor Servisi’ni arıyor ama yanlışlıkla Bizim Sayfa’yı bağlıyorlar. “Ben Beşiktaş’lı Ali’nin hanımıyım, bir şey sormak istiyorum…”
Cevap veren yazarımızın futbolla zerre kadar alakası yok. “Kocanız Beşiktaş’ta ne yapıyor” diye sorunca; “nasıl yani” diye şaşırıyor kadın. İzah ediyor bizimki: “Yani kasap mı, manav mı, ne iş yapıyor Beşiktaş’ta?..”
…..
Son zamanlarda okuduğum ve en hoşuma giden kitaptı belki…
İsmi biraz uzun: “Gözlüğümü Ararken Burnumun Ucunda Buldum” Mohikan Yayıncılık’tan çıkmış, Spor Servisi’nden temin etmek mümkün…
Stop
Muammer Erkul
01 Ekim 2006 Pazar