Hatıralar Sokağı (LİSEDEYKEN YAZILARINI OKUYORDUM – Erol)


Yaşlanmışsın hacı, yaşlanmışız…
Ben lisedeyken senin köşe yazılarını okuyordum abone olduğum gazeteden… Okumakla kalmıyordum, kesip biriktiriyordum yazılarını…
Şehirde hiçbir şeyini yiyemediğimiz ama aynı zamanda vitrinine bakmadan geçemediğimiz pastanedeki enfes muhallebiler gibiydi yazıların…
Biz o zamanlar hiç muhallebi yiyemezdik hacı… Sadece senin yazıların teselli olurdu, yarınlara bir umut namıyla… Yaşama her ne olursa olsun tutkuyla sarılmak vardı her zaman… Ben hep bunu anlıyordum yazılarından…
Yazılarından çok şeyler anlıyordum hacı… Belki senin anlamadan yazdıklarını bile… O zamanlar muhallebi yiyemeyen çocuk şimdi laptop denen zımbırtıdan okuyor yazılarını…
Şimdi çok muhallebiler yiyoruz ama o zamanlar başkaydı be hacı..
Sevdiğimiz ihtiyar köftecimiz vardı, cami altında çay içtiğimiz arkadaşlarımız… Sonuna kadar yanık aşklarımız vardı hacı, şimdi uzaklarda olan… Kalbimizin bir tren garı değil meskun mahal olması gerektiğini zamanla ve seninle öğrendik elbet…
Ama senin yazıların hep aynı güzellikte be hacı..
İhtiyarlamışsın diyorum ama yanlış anlama… "Benjamin Button" gibi adamsın… Yaşlandığın her doğum günün aslında doğduğun ilk yıl oluyor…
Hayat böyle be hacı, insanız, ruhumuz hep yine hayat kokuyor…
Sen çok yaşa, sağol, varol…
Nice mutlu güzel yazılara, hep birlikte…

Erol

Ne diyeyim ben sana, her sözü bitirmişsin…
M:)

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir