(Sevgili “Mavi Kırlangıç”ımın hatırasına…)
2005 senesi tarihe geçecek; Çünkü bu senenin Yeşilay Haftası’nda, sahte içki içenlerden 17’si öbür dünyada ayıldı!..
Yer yerinden oynadı haklı olarak: Basın var gücüyle bu konuya yüklendi. Emniyet ve Meclis harekete geçti. Çünkü pek çok insanımız zehirlenmişti…
SAHTE içkiden 17 kişi ölünce bu kadar celallendik de; acaba bilen var mı GERÇEK içkiden kaç kişi öldü?
15 değil, 150 değil, 1500 değil, 15 bin değil… Peki kaç kişi?..
2004 senesinde 898 (sekizyüzdoksansekiz) milyon litre alkol tüketildi. Her yıl ortalama150 bin kişi istatistiki rakamlara göre “sahte olmayan” içki yüzünden toprağa gömüldü, gömülüyor!.. Hani ses?
Yani, ses; içkiler sahte diye mi, yoksa insanlar ölüyor diye mi daha çok çıkmalıydı acaba?..
Biraz geriye gidelim: 1920 senesi… Memleket kan ağlıyor… İstanbul’da düşman çizmeleri!.. İşgal güçleri, ancak şeytanın aklına gelebilecek bir “cepheden” büyük ve alçakça bir taarruz başlatıyorlar. Nasıl mı? Gemiler-vapurlar dolusu içki, uyuşturucu ve sigarayı güzel şehrimize yığıp, BEDAVA dağıtmaya başlıyorlar…
Uyuşmuş ve sarhoş olmuş insanların; vatanını, bayrağını, dinini, namusunu, ailesini koruyup-kollayamayacağını iyi bildikleri için!..
İşte o günlerde bir grup vatansever tarafından; içki-sigara-uyuşturucu ve benzeri belalara karşı insanlarımızı bilinçlendirmek için (5 Mart 1920 tarihinde) HİLÂL-İ AHDAR CEMİYETİ kuruluyor. Hilal; ay ve ahdar ise yeşil anlamına geliyor. Daha sonraki yıllardaysa derneğin adı “YEŞİLAY” olarak değiştiriliyor. Dernek işte o günden beri, tam 85 yıldır faaliyetlerini sürdürüyor.
Çocukken bir dergiye aboneydim. Adı: Mavi Kırlangıç’tı. (1970-80 arasında yayınlanmış) Yıllarca okumuştum. Selahattin Kaptanağası ismi yazardı bir yerlerinde. Sonradan öğrendim ki; emekli subaydı. 1964 senesinden 2004’e kadar taşımıştı Yeşilay’ın yükünü. Dile kolay, tam 40 sene maaş-karşılık almadan, her gün ama her gün muntazaman mesaiye gelerek ve çay paralarını bile kendi emekli aylığından karşılayarak…
31 Ocak 2005 günü vefat ettiğini duyduğumda, içim sızladı. Allah rahmet eylesin. Hizmetleri gerçekten büyüktü, dualar edin siz de…
Bugünkü durum: Devletten maddi desteği olmayan Yeşilay; kira, dergi aboneliği ve cüz’i bağışlarla yaşıyor. Böyle olduğu halde faaliyetlerinin artarak devam edebilmesinin sebebi; eskiden olduğu gibi, şu an yine tamamen gönüllü insanların elinde olduğu içindir.
Yeşilay’ın başkanı: Emekli albay, araştırmacı, Türkiye Gazetesi’nin dış politika yazarı ve gönül adamı, kıymetli büyüğümüz Mustafa Necati Özfatura ağabeyimiz…
Derneğin genel sekreteri ise; Türkiye Çocuk Dergisi’nin Yazıişleri Müdürü, Türkiye Gazetesi’nin İz Bırakanlar köşesi yazarı, hikayeci, sevgili arkadaşım Ahmet Sırrı Arvas…
“Yeşilay” isimli bir dergi yayınlanıyor, okullarda konferanslar veriliyor, broşür ve afişler hazırlanıp yayılıyor, yani insanlarımız içki, sigara, uyuşturucu ve benzeri belalara karşı bilgilendirilip-uyarılıyor…
Tahmin edebiliyor musunuz; Yeşilay Derneği, şimdi bizlerden ne yapmamızı bekliyor?.. Yeşilay Derneği bizlerden, hemen şimdi (0212) 527 16 83 numaralı telefonu arayıp; “YEŞİLAY DERGİSİ’NE NASIL ABONE OLABİLİRİM” dememizi bekliyor!..
Unutmamak lazım; işgal güçlerinin oyununu bozmak için kurulmuş olan Hilâl-i Ahdar Cemiyeti işte böyle geldi bugünlere kadar… Ve Yeşilay Derneği de yine böyle yürüyecek yarınlara!..
Stop
Muammer Erkul
10 Mart 2005 Perşembe
Mavi Kırlanğıç Dergisinin akibeti ne oldu diye araştırırken sizin yazınızı gördüm. İnanınki hatırlayanların olması beni çok sevindirdi. Yeşilay kolu başkanı idim. Birkaç adet dergi gelirdi. Hiç kimse almazdı ben ayıp olmasın diye alırdım.
Yıl 1969-72 Rukiye hocamla kolu yürütmede katkım olmuştur.
Bu dergiyi yine almak isterim.
İyi çalışmalar.
NESRİN