Kadınlar olmasa edebiyat olmaz :) [04 Şubat 2005 Cuma]

Çok kişinin malumudur, meşhur yazara diyorlar ki;
-Yahu sen şu kara kuru, eciş bücüş kadının nesine vurulup da böyle güzel aşk şiirleri yazabiliyorsun?..
-Siz bilmezsiniz, diyor…
Akşamları sedirin üzerine şöyle yan üstü uzanıp, çubuğu öyle bir tüttürüşü var ki onun… Buna can dayanmaz!..
SONUÇ: Kadınlar olmasa (hayran olacak şey olmaz) edebiyat olmaz!..

Bir ahbabım şöyle diyor:
-Yani bismillah, daha salona girerken bizimki kapıda şöyle diyor:
– Hişşşt, sakın oraya oturma!.. Yok yok, orası da olmaz, çünkü iki gün sonra misafir gelecek… Hem sen üstünü başını iyice temizledin mi? Hadi git, bir kere daha silkelen, bak şuranda toz var, fırçala onu… Ya da en iyisi yeni bir pantolon giy gel. Ütü masasının üzerinde var, ama giydikten sonra sakın yamuk yumuk oturup ütüsünü bozmaya kalkma…
-Yahu hanım, biz şu koltuğun kanepenin üzerine iki kere bile oturamayacaksak niye aldık bunları, neden bu kadar para verdik bunlara?..
SONUÇ: Kadınlar olmasa (korkacak şey olmaz) edebiyat olmaz!..

Mesleği kalemi olanlardan biri diyor ki kulağıma:
-Akşam yemeğini yer yemez bizimki bulaşıkların bir kısmının altını bir kısmının üstünü yıkayıp salonda kaykılıyor. On dakika geçmeden koltuğun-kanepenin durumuna göre yan üstü veya sırt üstü… Orası sarkmış burası bilmem ne olmuş… Sigarasının biri küllükte sönmüş, biri parmaklarının arasında kalmış… Bir gözü açık biri kapalı halde televizyondaki programları karıştırıyor…
Bir gün değil beş gün değil ki, insanda sabır kalmaz!..
SONUÇ: Kadınlar olmasa (kızıp-usanacak şey olmaz) edebiyat olmaz!..

Yine anlatır anlatan;
Bir âşık, tam kırk sene sevdiğinin peşinde dolaşmış. Kavuşmuş, sonra da kırk sene kurtulmaya çalışmış…
“Âşık” deyince, istisnasız herkes, cümlede bahsedilen zavallının erkek olduğunu anladı elbette…
SONUÇ: Kadınlar olmasa (kovalanacak kimse olmaz) edebiyat olmaz!..

Uzak örneklere lüzum yok. Nasılsa okumazlar, anlatacağım 🙂
Nine vefat ettikten sonra, eski yavuklusunun peşine düştü Hamdi Dede… Öz veya üvey her iki taraftan da çocuklar, gelinler, torunlar karşıydı bu işe, bir ben hariç… Telefon açıp diyordum ki:
-Dede, madem kızıyorlar, kıy nikahı al Nineyi gel bana. Olmazsa atlayın otobüse ben burda kıydırırım!..
Nine çok sever beni hâlâ…
Sonunda kimseyi umursamadılar zaten. Bir gün kaçıp gelmiş Nine Dedeye. O zamandan beri baş başa yaşıyorlardı…
…..
Geçenlerde ziyaretten döndüler, babam diyor ki:
-Kayınpeder, artık evde durmuyor. Acıktıkça uğrayıp biraz sonra kayboluyor ortalıktan. Sebebini sordum; başımın etini yiyen hanımın dırdırlarından bıktım, dedi…
Şaştım kaldım. Gözümle görüp konuşmadan da inanmayacağım ama, yol uzak!..
Yani sonuç:
Kadınlar olmasa (kaçılacak kimse olmaz) edebiyat olmaz!..

Stop
Muammer Erkul
04 Şubat 2005 Cuma

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir