Tarihin her diliminde en paralı/kârlı iş hep korku satmak oldu! Korkutabilmeyi becerenler istediklerini aldı, korkanlarsa birilerinin oyuncağı oldu…
Çarpıcı örneklerden biri Moğol Cengiz’dir. Ticaret kervanlarındaki casuslarıyla sattığı korkunun ücreti; Çin Denizinden Akdeniz’e hudutsuz topraklardı. Bütün Harzem’deki gözelerden gözyaşı kaynar hâlâ ve Bağdat’tan geçen nehirler kan ve mürekkep rengine döner!
Soğuk savaş dönemi. Bu defa birileri “Sovyetler saldıracak” demeye başladı. Dünya insanları bebeklerine süt almadı; silah aldı, bomba yığdı depolarına…
En başta (tabir caizse tek düğmeye basılarak yönetilen) Amerikan halkı, elli-altmış yıl titreyip durdu korkudan. Her birinin evi gıda ambarına döndü. Rüzgâr kapıyı çarpsa bodrumlarındaki sığınaklarına saklandılar. Hatta sonunda obez oldular!
Akıl almaz korkular satılmaya devam ediliyor oralarda: “Usame bin Ladin kılık değiştirip şehrinize gelmiş, sizin sokaktan geçerken yellenecekmiş! Hemen filan marka gaz maskesi alın!..”
Ne gülüyorsunuz? Onların halleri bize komik geliyor da onlar bize gülmüyorlar mı? Şöyle anlatıyorlarmış:
“-Türklere diyorlarmış ki: Emekli maaşını, yılın 12 ayı ve yirmi sene boyunca, çocuğunu gönderdiğin özel dershanelere yatırmazsan; minik yavrucuğun 35 yaşında ofisboy olarak iş bulamaz!..”
Kahkahalarla gülüyormuş dinleyenler. Ve anlatan şöyle devam ediyormuş:
“-Beş-on yıl internetten iş aramış olan bu mühendiscikler, 3-5 aya kadar işten çıkıyorlarmış…
Neden mi?..
Yorgunluktan!..
Peki sonra ne mi oluyormuş?..
Babalarının emekli maaşlarını yatırarak, kendileri de emekli olmak için sigortanın eksik günlerini tamamlamaya çalışıyorlarmış!..”
Gülün bakalım; elin gâvurları!
Ne anlarsınız ki siz ince hesaptan!
Stop
Muammer Erkul
22 Ekim 2009 Perşembe
🙂
ÜNSAL