Bir padişah vezirleriyle birlikte gezintiye çıkmış. Yol üzerindeki bir
köyde çok yaşlı, beli bükülmüş, ihtiyar bir adam görmüş. Yaşlı adam, kan ter içinde tarlasına ağaç fidanları dikiyormuş.
Padişah, fidan diken ihtiyara yaklaşmış, selam alıp verdikten sonra:
– Bre ihtiyar neden fidan dikmeye uğraşıyorsunuz? Maaşallah uzun bir ömür sürmüşsünüz.
Allahü teala daha çok uzun ömürler versin ama herhalde bu ağacın meyvelerini yiyecek kadar yaşayamazsınız da, demiş.
Yaşlı adam tebessüm ederek cevap vermiş:
– Dualarınız ve temenniniz için çok teşekkür ederim lakin bu diktiğim fidanların meyvesini yemem şart değil. Biz dedelerimizin diktiği fidanların meyvesini yiyoruz. Bizden sonrakiler de bizim diktiğimiz
fidanların meyvesini yerler.
Bu cevap padişahın çok hoşuna gitmiş. İhtiyar adama bir kese altın
verilmesini emretmiş.
Yaşlı adam sevinerek:
– Gördünüz mü? demiş. Diktiğimiz fidanlar daha şimdiden meyve vermeye başladı.
Bu cevap hükümdarın daha da hoşuna gitmiş. Bir kese altın daha verilmesini emretmiş.
İdaresini yaptığı memleketinde böyle akıllı insanlar olduğu için Allahü tealaya hamdetmiş, şükretmiş pek sevinmiş ve mutluluk içinde yoluna devam etmiş…