Eskiden anneler bebeklerine yoğurdu evlerinde kendileri yapardı. Şimdilerde çok az anne bebeğine kendisi yoğurt yapıyor.
Yapsalar da şekerin esiri olan çocuklar bu yoğurtları ağızlarına koymuyor. Normal yoğurtların ekşimesi engellenerek ve içine şeker konularak, tahrip edildi. Anlayacağınız yakın bir gelecekte ekşiyebilen bir
yoğurdu da bulamayacağız. Belki de torunlarımız dedelerinin zamanlarında bu tarz
yoğurtların olduğunu kendi çocuklarına anlatacaklar.
Normalde bir yoğurdun 100 gramında 4-5 gram kadar şeker varken bu (şimdi satılan)
yoğurtlarda 16-18 gram şeker vardır. Maalesef birçok çocuk hekimi, bebeklere bu
şekerli yoğurtları yemelerini öneriyor. Bunları yiyen çocuklar şeker bağımlısı
oluyorlar ve sebze-meyve yemiyorlar. Yediklerinin çoğu unlu ve şekerli gıdalar ve
abur cuburlar oluyor. Böylece gerekli vitamin, mineral ve lifleri alamıyorlar. Peki
sonra ne oluyor. Gelsin diş çürükleri, ortodontik bozukluklar, hiperaktivite, otizm,
diyabet, alerjik hastalıklar, sık enfeksiyonlar vb.
Vücudumuza faydalı bakteriler (probiyotikler) birçok hastalığın korunma ve
tedavisinde en önemli silahlarımız arasındadır. Un ve şekerden fakir, sebze, meyve,
et ve yumurta gibi tabii gıdalardan zengin bir diyet ile bu diyet içerisinde olması
gereken fermantasyon ürünleri (turşu, ekşiyen yoğurt, klasik peynir, boza, sirke,
tuzlama yiyecekler vb) bağırsak florasında bulunan probiyotikleri
artırırlar.
Pastörizasyon ve UHT ise, gıdalardaki probiyotikleri büyük ölçüde tahrip eder!
Prof. Dr. Ahmet Aydın