Laz virüsü [02 Ağustos 2000 Çarşamba]

Laz virüsü

“Laz virüsü”nü biliyor musunuz siz?.. Bilgisayarınıza bir mail geliyor. Açıyorsunuz, diyor ki:
“Merhaba…
Ben tembel bir laz virüsüyüm. Şimdi Windows’unuzu açın, içinden birkaç programı silin ve lütfen beni adres listenizdeki herkese gönderin…”
Aynı hesap… Bugün tembelim; kendiniz çalın kendiniz oynayın, kendiniz yazın ve kendiniz okuyun…

———————————————————

Ben bugün mutluyum
İnanmayacaksın ama şu an o kadar çok mutluyum ki anlatamam! Mükemmel bir enerji kaplamış durumda vücudumu. Sanki dünyaya ilk defa merhaba demişim gibi ağlayan bir bebeğim sanki!
Çünkü bugün ben hayatı çok sevmeye başladım. Çünkü ben gerçekten hayatta olduğumun farkına vardım. Bunu nasıl kazandım biliyor musun?.. Evvelsi gece radyo proğramını dinleyerek. Ölüm acısını tatmış, aşk acısını yaşamış insanları dinledim. Ve hepsi o kadar güçlüydüler ki! Seslerinde azmin başarısı duyuluyordu!
Ve kendimi düşündüm o anda.
Sıkıntım olmadığı halde kafamda problemler ürettiğim dakikalar geldi aklıma. Ne kadar aptalca işler olduğunu düşündüm.
Ben o gece yatağımda yatarken ve kıpırtısız proğramı dinlerken; ben gerçekten paylaştım!
İşte beni mutlu eden budur Muammer abi!..
Belki yarın benim için önemli bir gün olmayacak, belki en yakın dostumu kaybedeceğim. Önemli olan ne, biliyor musun?.. BEN BUGÜN MUTLUYUM!
Arkamda katettiğim bir yolu bırakıyorum. Geçmişteki güzellikleri avucuma sığdıraraktan önümdeki uzun yola devam ediyorum.
Dedim ya BEN BUGÜN ÇOK MUTLUYUM!
Ayla Öztopal
…..
Çok güzeldi Ayla… Çok güzeldi bu mektubun.
Hep böyle; pozitif kal. Örnek ol…
Sevgiyle.

Aydınlanıyor gözlerimiz
“Aydınlanıyor gözlerin; aydınlanıyor gözlerim.” Derken, aslında bizi de aydınlattığının farkında mısın Muammer Abi?..
Hergün, karnına kramplar girmiş, ciğerini bekleyen kediler gibi bekliyorum seni!.. Ya da dört bir tarafını yangınlar bürümüş, oracıkta çaresiz, bir yardım eli bekleyen bir kişi gibi…
Yardımın, Allahü teala tarafından gönderileceğini çok iyi biliyor o kişi. Ve yardım elinin bir insan tarafından uzatılacağını… O kişi Allah’tan bir lütûf bekliyorken yani…
…..
Bizim, beklediğimiz maviliklerin birisi de sensin; hani o maviden bir avuç alıp da yüzümüzü yıkayacağımız mavilikler…
Sabırsızlanıyorum, sabırlanıyoruz… Acaba bugün menüde ne var?.. Hangi güzel yemeklerini yapmış bugün bizim için?!.. Ve bu yemeğin (pardon, bu yazının) -tıpkı senin dediğin gibi- “…Ne kadar mavi, ne kadar yeşil, ne kadar elâ ve ne kadar diğer renkler olduğunu” anlamaya çalışıyorum… Anlıyor muyum?.. Genellikle. Ama bazen bir şiir gibi sıyrılıp geçiyorsun aradan…
Ve biliyorum ve inanıyorum ki; aslında ben, senin o tarafına vurgunum…
Gözlerimi açtığımdan beri görüyorum bu dünyayı; bütün güzellikleri ve çirkinlikleriyle beraber. Güzel taraflarını daha çok görmeye çalışıyorum. Ama bazen çirkinlikler ağır basıyor. Tiksiniyorum, iğreniyorum… İşte tam o esnada (her zaman olduğu gibi) sen yetişiyorsun imdadıma ve inanıyorum ki; sen yetişiyorsun imdadımıza…
Sonra ne mi oluyor?
Sunduğun maviliklerden bir avuç alıp yüzümü yıkayınca;
“Aydınlanıyor gözlerim, aydınlanıyor gözlerimiz…”
…..
Sevgiyle ve “Sevgili’yle” kal.
Gözlerin her daim aydınlık olsun…
Ki; aydınlansın gözlerim, aydınlansın gözlerimiz…
Salih Topçu

Tanıştık işte!
Hayırlı sabahlar, sizin köşenizi sabahleyin gazetemi elime aldığımda ertelemeden okuyorum ve çok beğeniyorum. Ben de burada yerel bir gazetede yazıyordum ama bıraktım, Amasya Meslek okulunda okuyan arkadaşım bir gün geldi ve bana dedi ki:
“Yazılarını kime benzetiyorsun?”
Tabii ben şaşırdım ve; “Kimseye benzetmiyorum” dedim.
“Muammer Erkul’u tanıyor musun? İşte aynen onun gibi yazıyorsun, ben de onu çok beğeniyorum…” Dedi.
Onun uyarmasından sonra dikkatimi çektiniz, iki yıla yakın artık ben de sizi okuyorum. Bizlere daha çok lazımsınız, nüktelerinize ihtiyacımız var.
Sağlık ve muvaffakiyetler dilerim.
Rukiye Atik
Günün birinde karşılaşacakmış zaten yolumuz, ki güzel olan; bu bir an evvel gerçekleşmiş… Biribirimiz gibi yazıyor olmamız da yakın kılar değil mi bizi bize?..
Öyleyse yapılacak tek şey kalıyor ki, o da; devam etmen yazdıklarımı okumaya ve yazdıklarını bana okutmaya…
Sevgiyle.

Yazar olmak istiyoruz
Selam Muammer Bey;
Biz iki kanka olarak sizin yazılarınızı zevkle okuyoruz. Sizi okudukça içimizde “yazar olma isteği” giderek artıyor.
Size, beğeneceğinizi umduğumuz bir de şiir gönderiyoruz…

Dost
Bir gece habersiz bize gel
Merdivenler gıcırdamasın
Öyle halsizim ki sorma
Sen halimden anlarsın

Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın
Mavi bir gökyüzümüz olsun
Kanatlarımıza dokunarak uçalım

İnsanlardan buz gibi soğudum
İşte yalnız sen varsın
Öyle mutsuzum ki sorma
Sen halimden anlarsın
Cahit Külebi
…..
Görüşmek dileğiyle…
Sevgilerimizle.
Melek&Şule Beyza

Stop
Muammer Erkul
02 Ağustos 2000 Çarşamba

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir