Doğru yere odaklanması pek mümkün olmuyor her zaman insanların…
Örnek mi; yakışıklılığı oranında kalıyor adamlar kameraların önünde…
İyi de, neden toprak sallanmaya başladığında kimsenin gözü görmüyor bu yakışıklıları?..
Beli çalışmaktan eğilmiş, burnunun üstünde gözlük, saçlarının çoğu dökülmüş Deprem Dede’nin o titrek sesiyle söyleyeceği iki cümle için, neden gözünü bile kırpmadan saatlerce bekliyor sayısız kişi?..
Bazı insanlar görüntü/keyif, bazı insanlar garanti/güven veriyor yakınındakilere…
Fakat gerçeklerle yüz yüze gelindiğinde magazin programlarındaki simalar hatırlanmıyor bile!..
Kim ne anladı bilmiyorum. Ama ben burayı tekrarlamak istiyorum:
Gerçeklerle yüz yüze gelindiğinde, magazin programlarındaki simalar hatırlanmıyor!.. Ve, karşılaşılan gerçek büyüdükçe; dünyanın yıldızları, hayatın yaldızları o kadar küçülüyor!..
Sor bakalım kendine;
Denizleri iyi tanıyıp gemiyi iyi kullanması mı önemlidir bir kaptanın… Yoksa tertemiz, tiril tiril kıyafetleriyle karşına çıktıkça yüreğini hoplatması mı?..
İnsanlar neden bakması gerekenlere bakmaz da, görmesi gerekmeyen her şeyi görürler?..
Görünen mi önemlidir, yoksa göz önünde olduklar halde bakılmayanlar mı?
Karakter oyuncuları desteklemeseydi, acaba kaç gıcır oğlan “artiz” olabilirdi sizce?..
İşini iyi yapanlara mı ihtiyar diyorlar, yoksa ihtiyarlar mı işlerini iyi yapıyorlar?..
…..
Hiç kimsenin gözü görmüyor çevresini; altındaki toprak ve içinde bulunduğu bina sallanmaya başladığında!..
“-Alo, afedersiniz, adını da unutmuşum ama, Deprem Dede acaba hangi kanalda açıklama yapacaktı?..”
Deprem Dede ekrana çıkıp “ölmeyeceksin” dese, milyonlarca insan aynı anda “oh be” der, biliyorsunuz… Hem de Deprem Dede’nin bile öleceğini düşünemeden!
Veya adamcağız ansızın ortalıktan çekiliverse; çoğu kimsenin de canı çekilir, korkudan ölme noktalarına gelirler…
Deprem Dede örnekti sadece… Örnek Toprak Dede de olabilirdi Yaprak Nine de…
Demek istediğimiz, tam da ninemin lafıydı:
“Bize hangisi lazım?..
Lazım olanla, lazım olduğu kadar uğraşmak lazım!..”
Kenara not etmişim. Hadi yazayım şuraya da, belki birine lazım olur:
Ekmeğin üstündeki etikette, hangi fırının adı olduğu; tok insanın derdidir!..
Önce karnını doyur…
Stop
Muammer Erkul
02 Haziran 2006 Cuma